Uçtu uçtu Apo’nun mektubu uçtu


Sevgili okuyucularım, Şeker Bayramı’nız kutlu olsun. Hepinize en iyi dileklerimi sunuyorum.
Kutsal Ramazan ayı en sonunda bitti. Bir ay boyunca din ticareti ve din sömürüsü doruk noktasına çıktı. Abdestsiz namazsız tipler bile iftar sofraları düzenledi, devlet din gölgesinde yönetildi.
Yüksek Askeri Şura toplantılarına katılan Or’ların bile su içmesi Necdet Bey tarafından yasaklandı! Ordumuzun atama ve terfileri iftar ve sahur vakti yapılan pazarlıklarla karara
bağlandı.
Tayyip başta olmak üzere iktidarın tüm yetkilileri 30 gün boyunca çoğunlukla beş yıldızlı otellerde kurulan lüks sofralarda karınlarını tıka basa doyurmayı başardı!
Fakir fukara Müslümanlara bulgur, nohut armağan edildi.
Siyasi propaganda bir ay boyunca hiç utanıp sıkılmadan iftar sofralarında ve sahur vakti yapıldı. Sadece Türk Milletini ve inançlı müminleri değil, yüce Allah’ı bile binbir yalan
söyleyerek kendi siyasi çıkarlarına ve oy hesaplarına alet etmekten utanmadılar.
Bir Ramazan böyle geçti!

* * *
Şimdi gelelim bu yazının konusuna… Ülkemizde olanları hep birlikte, yüzümüz kızararak izliyoruz. Şimdi size bunun en son örneklerinden birini veriyorum.
İmralı’da yatmakta olan katil, geçtiğimiz haziran ayında, AKP iktidarının adamı olan Mesut Barzani isimli sözde Kürt devlet başkanı olan aşiret reisine bir mektup yazdı. Şöyle diyordu:
“Değerli ve saygıdeğer kardeşim Mesut Barzani, ben sizi sadece Kürt bölgesinin başkanı değil, dört parça Kürdistan’ın da lideri olarak görüyorum ve bu şerefi size veriyorum… Sizden dileğim oraya (Kuzey Irak’a) gelen PKK gerillalarını sahiplenmeniz ve yaşamlarını garanti altına almanızdır… Yaşamlarının riske girmemesi için çaba göstermenizi diliyorum.
Çünkü hepimiz anladık ki zekanız ve sonsuz tecrübenizle Kürt milletinin yarısından
fazlasının haklarını elde ettiniz. Kürt milletinin yarısının haklarını elde edenin, geri kalanların
haklarını da elde edeceğine inanıyorum…”
* * *
Bu mektup medyaya yansıdı. Bunun üzerine CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray, Tayyip’in yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığına bir soru önergesi verdi. Özetliyorum:
“Müebbet hapis mahkumu Öcalan hukuki olarak insani mektup dışında terör örgütünün amaçlarına hizmet edecek bir mektup yazabilir mi?
Bu mektup yazıldıktan sonra diğer mahkumların mektupları gibi kontrol edilmiş midir? Kim tarafından?.. PKK terör örgütüne destek niteliği taşıyan bu mektuptan sizin ve MİT’in haberi var mıdır?
Mektubunda ‘Dört parça Kürdistan’dan söz ediyor. Bu dört parça hangi ülkelerin topraklarındadır? Biri de Türkiye ise hangi coğrafyamızı kapsamaktadır?”
Aytun Çıray’ın önergesi sekiz ayrı sorudan oluşuyor.
* * *
Şimdi haklı olarak merak edip soracaksınız:
“Acaba bu önergeye yanıt verildi mi, verildiyse nedir?”
Soru önergesinin verildiği tarih 23 Haziran 2013. Önergelere 15 gün içerisinde yanıt verilmesi gerekirken Tayyip zor durumda kalacağını anlıyor ve bu zahmete katlanmıyor! Yani yanıt veremiyor.
Ancak Aytun Çıray işin peşini bırakmıyor. Bu kez aynı soruları Bilgi Edinme Yasası hükümleri doğrultusunda Başbakanlığa soruyor…
Ve bir süre sonra Adalet Bakanlığı’ndan birkaç satırlık bir yanıt geliyor.
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı Ali Yıldız imzalı kısa yanıtta önce cezaevlerindeki hükümlü ve tutukluların nasıl mektuplaşacağını vurgulayan yönetmelik maddeleri sıralanıyor.
İşin kilit noktası ise son cümle:
“Yapılan araştırmada, başvurunuzda sözü edilen mektubun kurumumuzdan (yani İmralı cezaevinden) belirtilen usul ve incelemelerden geçerek çıkmadığı anlaşılmıştır.”
* * *
Şimdi gelin de şaşırmayın!.. Demek ki Apo’nun Barzani’ye yazdığı bu mektup cezaevi yönetiminden “Habersiz (!)” gönderilmiş.
İyi de, nasıl gönderilmiş?
Apo duvarı aşırıp dışarı attı desek olamaz çünkü İmralı’nın dört tarafı deniz.
İnfaz memurlarına rüşvet verip gizlice gönderdi desek yine olmaz.
O halde akla bir tek husus geliyor:
İmralı’da MİT’in sürekli elemanları var. Ayrıca MİT Müsteşarı Hakan Fidan da bazen adaya gidip Apo ile baş başa pazarlık yapıyor.
Apo ile örgütün haberleşmesinde, Apo’nun mektup ve mesajlarının taşınmasında MİT’in postacılık görevi yaptığı da biliniyor.
Acaba bu rezil mektubu bile Barzani’ye MİT mi götürdü?
Değilse, bu mektup İmralı’dan taaa Kuzey Irak’a nasıl götürüldü ve elden teslim edildi?
Ne bileyim, belki de Apo’nun avlusunda beslediği posta güvercinleri götürmüştür!
Adalet Bakanlığı “Bizim bu mektuptan haberimiz yok” diyor.
Sizin haberiniz olmayacak da bizim mi olacak!
Bu nasıl ciddiyetsizliktir.
* * *
Peki Aytun Çıray’ın önergesinde Tayyip’e sorduğu sorular ne oldu?
Hiçbirine yanıt verilmedi ve önerge Meclis’in çöp tenekesine atıldı!
Türkiye’de ağızlarından düşürmedikleri “Demokrasinin” nasıl düzmece ve sahte bir kavram
olduğunu anlatan çok güzel bir ibret belgesidir.
Sen istediğin kadar milletvekili ol, yasal ve anayasal haklarını kullanıp soru sor, önerge ver, denetim görevini yapmaya çalış…
İşlerine gelmeyen hiçbir soruya yanıt vermiyorlar.
Demokrasi oyunu oynuyorlar, topluma bunu yutturmaya kalkışıyorlar.
Genelkurmay’ın çaresizlik bildirisi!
Ergenekon davasında verilen inanılmaz kararlar sonrasında Genelkurmay’a “İlgisizliği ve
duyarsızlığı” nedeniyle tepki yağdı. Bu durumda bir açıklama yayımladılar:
“Ergenekon davasında bazı muvazzaf ve emekli TSK personeli hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.”
Şimdi ikinci paragraf geliyor. Burada parantez içine alıp büyük harflerle yazdığım bölümleri Genelkurmay bir saat sonra açıklanan ikinci bir bildiri ile metinden çıkardı:
“(TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN BEKASI, HUKUK DEVLETİ
OLMANIN ERDEMLİLİĞİ VE YÜCE MİLLETİMİZE KARŞI OLAN SORUMLULUĞUMUZ
DİKKATE ALINARAK) TSK mensupları ile ilgili soruşturma ve kovuşturmalar yakından takip edilmekle birlikte sabır, metanet, soğukkanlılık ve aklıselimle hareket edilerek yanlış anlaşılmalardan daima kaçınılmaktadır.”
Parantez içine aldığım bölüm niye çıkarıldı!?.. Açıklama devam ediyor:
“Yıllarca birlikte görev yaptığımız silah arkadaşlarımızın ve değerli ailelerinin yaşadıkları üzüntüyü derinden hissetmekte ve paylaşmaktayız.
TSK olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukukun üstünlüğüne saygının gereği olarak, adil yargılanma ilkesi çerçevesinde, söz konusu yargılamanın hakkaniyete uygun, kesin bir hükümle neticeleneceğine inanıyoruz.”
Sevgili okuyucularım, Genelkurmay böyle anlamsız, tutarsız, gereksiz ve çaresiz açıklamalar yayımlıyor, bir saat sonra her nedense bir bölümünü çıkarıp yeniden servis ediyor…
Çok üzülmüşler!.. Boş laflar bunlar, boş!..
Bu göstermelik açıklamanın Türkçesi şudur:
“Ey mahkum edilen subay ve astsubaylar, bizim yapacak bir şeyimiz yok. Biz bu dönemde
etliye sütlüye karışmıyoruz, sadece seyirciyiz. Her koyun kendi bacağından asılır.
Kusura bakmayın, ne haliniz varsa görün.”

,

0 comments

Write Down Your Responses

Bizler; ABD ve AB’ Ülkelerinde eğitim gören, aynı zamanda ATATÜRK İlke ve İnkılaplarına bağlı, Ülkesini, Vatanını ve Milletini seven, Siyasi Parti olarakta CHP’ye yakın SOL eğilimli Türkiye’li Üniversite öğrencileriyiz. inceayarsiyaset.blogspot.com siz değerli arkadaşlarımızın faydalanması için açılmıştır. Amacımız; Türkiye’de izlenilen siyasetleri özellikle de İktidar partisinin yanlış siyasetlerini yakından takip edip mercek altına alarak siz değerli okuyucularımızla paylaşmaktır.

Powered by Blogger.