27/02/1947
68 kuşağı öğrenci liderlerinden. Deniz Gezmiş dünyaya geldi.
27/02/2011
Türk siyasetçi Necmettin Erbakan hayata veda etti
http://galeri.sozcu.com.tr/2014/foto/tarihte-bugun/27-subat-2014-tarihte-bugun.html?pid=8
Önceki akşamdan duyuruldu.
CHP kitlesel basın açıklaması yapacak. İstanbul/Taksim’de.
Yaygın algı: CHP sahaya iniyor.
Günümü ona göre planlıyorum.
Dokunmam lazım:
17 Aralık süreci 71. gününde.
CHP ilk kez sokağa inecek.
***
Açıklama 12.00’de.
Saatinden önce geliyorum.
Meydan: Beton.
İnsan trafiği: Rutin.
Tek farklılık: Polis sayısı artırılmış.
***
Yanlarına yaklaşıyorum.
Standart donanımlı:
Baret, kalkan, gaz maskesi.
Ve çok sayıda gaz tüfeği.
Demek: Gazlı bir görev emri almışlar.
***
Önlerinde bir grup polis şefi.
Konuşmayı deniyorum:
Açıklamaya izin var mı?
Biri: Verildi.
Diğeri: Kolumdan iterek uzaklaştırıyor.
Gergin ve sinirliler.
Algı: Yeni “Gezi korkusu”.
Tepelerden aşağıya yansıyan.
***
CHP otobüsü İstiklal’den meydana çıkışta.
Fransız Konsolosluğu önünde.
Brüt 2-3 bin kişi.
Konsolosluk önünü bile tam dolduramıyor.
Bir kısmı günlük trafik.
100 kadar da gazeteci.
Manzara.
Erkekler: Durgun.
Kadınlar: Gayretli.
Gezi gençliği: Gelmemiş.
Polisler boşuna gerilmişler.
***
Mustafa Sarıgül’ün otobüsü giriyor.
Yanında İl Başkanı: Oğuz Kaan Salıcı.
70-80 kişi otobüse doğru koşuyor.
Anons:
“Sarıgül geliyor!”
“Adalet için! Özgürlük için! Dürüstlük için!”
Şaka gibi.
***
Açıklama başlıyor.
Genel hırsızlık edebiyatı.
Caddenin günlük trafiği birikme niyetinde değil.
CHP’yi teğet geçiyor.
Üzülüyorum.
Beklentim: Birkaç on bin kişiydi.
***
Oysa: Kılıçdaroğlu ilk kez bu kadar köşeli.
Grup konuşması: Hücûm borusu gibi.
Görev tanımları: Önceden, “yesinler birbirlerini”ydi.
Aydınlık’ı eleştiriyorlardı: Kavgaya fazla müdahil olmayın.
Şimdi: Kendileri en ön safta.
Hükümet’i: Gayri meşrû ilan ettiler.
Erdoğan’a: Yurt dışına kaç diyorlar.
***
Yani: CHP yönetimi sahaya indi.
Ama: Örgütleri tereddütlü.
Seçmen kitlesi: Uzak.
CHP’de bir şeyler eksik.
Bir şeyler fazla.
***
CHP niye öne atıldı?
Kavgada zamanlama değiştirilmiş gibi.
Strateji şöyleydi:
Bir: Kasetlerle, dosyalarla Erdoğan’ı iyice zayıflatmak.
İki: Yerel seçimde başarısız kılmak.
Üç: Böylece çekilmeye zorlamak. Yani, Erdoğan’sız AKP.
Dört: CHP ile koalisyon.
***
Şimdi:
Telekulak: Hamleleri öne aldırmış gözüküyor.
Vurucu kasetler Mart ortasında bekleniyordu.
Hemen servise başladılar.
“Baba-oğul” kasetiyle gündemi yönetiyorlar.
Önemlisi: CHP yönetimini sahaya sürdüler.
Belirtiler gösteriyor ki:
Erdoğan’ı indirmek için abanacaklar.
Hem de 30 Mart’tan önce.
***
Fehmi Koru içeriden yazıyor.
Yeni stratejiyi teyid ediyor:
“İktidar partisi ABD’nin 11 Eylül 2001 tarihinde uğradığı saldırılara benzer bir girişime maruz kaldığı kanaatinde; bunu ‘beka’ sorunu olarak görüyor ve demokrasiye karşı güçlere ‘istiklâl mücadelesi’ verdiğini düşünüyor...” (Star gazetesi, 25 Şubat 2014).
***
İktidar kavgasında her şey var.
Bütün araçlar kullanılıyor.
Bütün güçler sahada.
Bir tek silahlar patlamadı.
Daha neler olabileceği de belirsiz.
***
Taraflar artık mecbur.
Biri: İndirmeye.
Diğeri: Direnmeye.
Sorun: Yurtseverler ne yapacak?
CHP ne yapacak?
Burada da tablo netleşti.
Ya: Kendi iktidar seçeneklerini ortaya koyacaklar.
Ya da: Amerikancı kuvvetlerden birinin yedeği olacaklar.
***
Kader günleri.
Özellikle CHP yönetimi için.
Ya Türkiye’nin geleceğinde var olacak.
Ya da intihar edecek.
Rafet Ballı
rafballi@gmail.com
twitter.com/rafetballi
ulusalkanal.com.tr
Yaygın algı: CHP sahaya iniyor.
Günümü ona göre planlıyorum.
Dokunmam lazım:
17 Aralık süreci 71. gününde.
CHP ilk kez sokağa inecek.
***
Açıklama 12.00’de.
Saatinden önce geliyorum.
Meydan: Beton.
İnsan trafiği: Rutin.
Tek farklılık: Polis sayısı artırılmış.
***
Yanlarına yaklaşıyorum.
Standart donanımlı:
Baret, kalkan, gaz maskesi.
Ve çok sayıda gaz tüfeği.
Demek: Gazlı bir görev emri almışlar.
***
Önlerinde bir grup polis şefi.
Konuşmayı deniyorum:
Açıklamaya izin var mı?
Biri: Verildi.
Diğeri: Kolumdan iterek uzaklaştırıyor.
Gergin ve sinirliler.
Algı: Yeni “Gezi korkusu”.
Tepelerden aşağıya yansıyan.
***
CHP otobüsü İstiklal’den meydana çıkışta.
Fransız Konsolosluğu önünde.
Brüt 2-3 bin kişi.
Konsolosluk önünü bile tam dolduramıyor.
Bir kısmı günlük trafik.
100 kadar da gazeteci.
Manzara.
Erkekler: Durgun.
Kadınlar: Gayretli.
Gezi gençliği: Gelmemiş.
Polisler boşuna gerilmişler.
***
Mustafa Sarıgül’ün otobüsü giriyor.
Yanında İl Başkanı: Oğuz Kaan Salıcı.
70-80 kişi otobüse doğru koşuyor.
Anons:
“Sarıgül geliyor!”
“Adalet için! Özgürlük için! Dürüstlük için!”
Şaka gibi.
***
Açıklama başlıyor.
Genel hırsızlık edebiyatı.
Caddenin günlük trafiği birikme niyetinde değil.
CHP’yi teğet geçiyor.
Üzülüyorum.
Beklentim: Birkaç on bin kişiydi.
***
Oysa: Kılıçdaroğlu ilk kez bu kadar köşeli.
Grup konuşması: Hücûm borusu gibi.
Görev tanımları: Önceden, “yesinler birbirlerini”ydi.
Aydınlık’ı eleştiriyorlardı: Kavgaya fazla müdahil olmayın.
Şimdi: Kendileri en ön safta.
Hükümet’i: Gayri meşrû ilan ettiler.
Erdoğan’a: Yurt dışına kaç diyorlar.
***
Yani: CHP yönetimi sahaya indi.
Ama: Örgütleri tereddütlü.
Seçmen kitlesi: Uzak.
CHP’de bir şeyler eksik.
Bir şeyler fazla.
***
CHP niye öne atıldı?
Kavgada zamanlama değiştirilmiş gibi.
Strateji şöyleydi:
Bir: Kasetlerle, dosyalarla Erdoğan’ı iyice zayıflatmak.
İki: Yerel seçimde başarısız kılmak.
Üç: Böylece çekilmeye zorlamak. Yani, Erdoğan’sız AKP.
Dört: CHP ile koalisyon.
***
Şimdi:
Telekulak: Hamleleri öne aldırmış gözüküyor.
Vurucu kasetler Mart ortasında bekleniyordu.
Hemen servise başladılar.
“Baba-oğul” kasetiyle gündemi yönetiyorlar.
Önemlisi: CHP yönetimini sahaya sürdüler.
Belirtiler gösteriyor ki:
Erdoğan’ı indirmek için abanacaklar.
Hem de 30 Mart’tan önce.
***
Fehmi Koru içeriden yazıyor.
Yeni stratejiyi teyid ediyor:
“İktidar partisi ABD’nin 11 Eylül 2001 tarihinde uğradığı saldırılara benzer bir girişime maruz kaldığı kanaatinde; bunu ‘beka’ sorunu olarak görüyor ve demokrasiye karşı güçlere ‘istiklâl mücadelesi’ verdiğini düşünüyor...” (Star gazetesi, 25 Şubat 2014).
***
İktidar kavgasında her şey var.
Bütün araçlar kullanılıyor.
Bütün güçler sahada.
Bir tek silahlar patlamadı.
Daha neler olabileceği de belirsiz.
***
Taraflar artık mecbur.
Biri: İndirmeye.
Diğeri: Direnmeye.
Sorun: Yurtseverler ne yapacak?
CHP ne yapacak?
Burada da tablo netleşti.
Ya: Kendi iktidar seçeneklerini ortaya koyacaklar.
Ya da: Amerikancı kuvvetlerden birinin yedeği olacaklar.
***
Kader günleri.
Özellikle CHP yönetimi için.
Ya Türkiye’nin geleceğinde var olacak.
Ya da intihar edecek.
Rafet Ballı
rafballi@gmail.com
twitter.com/rafetballi
ulusalkanal.com.tr
inShare1
Erdoğan’ın 17 Aralık’ta paralarının eritilmesi talimatının ardından yaşananların ses kaydı yayınlandı. Bir başka kayıtta da 10 milyon dolar rüşveti az bulan Erdoğan’ın oğluna ‘sakın alma’ talimatı yer aldı
Yolsuzluk operasyonunun gerçekleştiği gün Tayyip Erdoğan’ın evindeki paraların eritilmesine ait olduğu iddia edilen ses kaydı ortaya çıktı. Ayrıca, Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği ileri sürülen bir telefon görüşmesinin de kaydı internete düştü.
17 Aralık günü Erdoğan’ın Kısıklı’daki köşkünden arabalarla taşınan paraların bir kısmını, Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın sağ kolu Medet Nabi Yanık taşıyor. 17 Aralık günü Sabah-atv’nin yeni patronu Ömer Faruk Kalyoncu’ya yüklü miktarda para taşıyan Yanık, sonraki gün de Çalık gruba para taşıyor. Ses kaydında yer alan bir ve ikinci görüşmede, Yanık, Kalyoncu’nun yardımcısı Hakan Arslan’la görüşüyor. Üçüncü ve dördüncü görüşmeler Medet Nabi Yanık ve Çalık Holdinç çalışan Rıza Ağın arasında geçiyor.
PARALAR BÖYLE SIFIRLANDI İDDİASI! İŞTE O SES KAYDI
1. Görüşme
Hakan Arslan: Kardeşim? Müsait misin?
Medet Nabi Yanık: Hakan Selamın aleyküm
HA: Aleyküm selam
MNY: Senin oraya geliyorum
HA: Geliyorsun tamam. Nerede? Yoldasın
MNY: Yoldayım şey yapalım bir kere hani garaj da görüşmüştük ya yine öyle görüşelim
HA: Tabi... Sen bana yaklaşınca haber verir misin abi aşağı ineyim
MNY: Peki peki... tamam inşallah..
HA: Peki abi hadi görüşürüz
2. Görüşme
MNY: Yolu biraz kısaltayım
dedim de. Gerek yok.
Normal yoldan geleyim. Bir 5 dakikaya filan Allah nasip ederse oradayım. Sen asansörle beraber aşağı in. Ben direk garaja giderim.
HA: Tamam
MNY: Tamam abicim
HA: Tamam
3. Görüşme
18 Aralık günü Başbakanın evinde bir türlü sıfırlanmayan paralardan 25 Milyon Dolar’ı Çalık Holding’e teslim ediliyor.
Rıza Ağın, Çalık Holding çalışanı. Sabah erken vakitte parayı teslim alması için hazırlık yapması isteniyor. Görüşmelerden anlaşıldığı kadarıyla çok yüklü bir miktar bir önceki gün de Çalık Holding’de “eritilmiş”. Ama eritilme işlemi kolay bitmediği için diğer güne de sarkmış.
Recep Tayyip Erdoğan’la Bilal Erdoğan arasındaki görüşmede Bilal, “Sıfırlamadık henüz Babacığım... 30 Milyon Avro gibi küçük bir miktar kaldı” demişti.
Medet Nabi Yanık: Efendim? Alo
Rıza Ağın: Ha Medet günaydın.
MNY: Günaydın Rıza abi ne haber
RA: İyiyim sağol sen nasılsın
MNY: Hamdolsun abi sağolasın
RA: Patron bir şey söyledi de. Şu şeyle ilgili... Akşam bana mesaj attı. “Yarın sen hazırlık yap” diye de...
MNY: Hı hı
RA: Yani nasıl bir hazırlık yapmam lazım? Sana sorarım dedim.
MNY: Ben seni birazdan arayacağım net söyleyeceğim sana tamam?
RA: Benim şöyle 11 gibi Kalyon’da toplantı var. Daha var 11’e kadar. Ben 10 buçuk gibi çıkacağım. Bu arada cepten haberleşiriz. Ben hani Olcay’ı...
MNY: Tamam sıkıntı yok... Sen sadece beni şirkette karşılatırsın. Duruma göre ben sana haber vereceğim
RA: Peki abi tutarı konusunda bilgin var mı?
MNY: Yok bilgim yok. Ben onu net öğrenince sana haber vereceğim
RA: Öğrenir öğrenmez sen bana ver bende...
MNY: Tamam... hazırlığını yaparsın
4. Görüşme
Medet Nabi Yanık: Ben şimdi şirkete doğru geliyorum abi bir yarım saate en geç şirkette olurum
Rıza Ağın: Tamam
MNY: Şeyle alakalı bilgim yok. Ama o getirdiklerim kadar değil yani
RA. Tamam
MNY: Tamam abi
RA: Peki Avro mu Dolar mı? Biliyor musun?
MNY: Bilmiyorum. Onu bilmiyorum
RA: Yarım saate kadar şey mi olursun
MNY: Garajda olurum
RA: O zaman tamam önemli değil. Yarım saat bir şey değil ya. Tamam tamamdır.
MNY: Oldu. Ben hani yakınken ararım çocuklar iner aşağı. Ben onları teslim edip çıkacağım. Garaja gideceğim tamam?
RA: Tamam. Okeydir
MNY: Görüşürüz
Tayyip-Bilal Erdoğan görüşmesi
İnternete düşen ikinci görüşmenin ise Erdoğan ile oğlu arasında geçtiği ileri sürülüyor. İddia edilen ses kaydında, Erdoğan’ın enerji alanında ihaleler almasıyla bilinen işadamı Sıtkı Ayhan’ın vermeyi vaat ettiği 10 milyon doları beğenmiyor.
- Bilal Erdoğan: Dün Sıtkı Bey geldi. Ondan sonra işte bir türlü işte böyle doğru bir şekilde
transfer işlemini yapamadığını, bir 10 (milyon dolar) filan olduğunu şimdiye kadar birikenin,
ondan sonra onu istediğimiz zaman verebileceğini bu şekilde devam edeceğini falan...
- Recep Tayyip Erdoğan: Sakın alma, sakın alma.
- Ben almayacağım
- Yok yok, hayır hayır alma. Kendisi bize ne söz verdiyse onu getirecekse getirsin. Getirmeyecekse gerek yok. Başkaları getiriyor da, o niye getiremiyor. Laf mı? Bunlar ne zannediyor bu işi ya. Ama şimdi düşüyorlar, kucağımıza düşecekler merak etme.
- Tamam babacığım.
İŞTE O SES KAYDI
http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/34679-tayyip-erdoganin-10-milyon-dolar-rusveti-begenmedi-iddiasi-iste-2-ses-kaydi.html
Başbakan Erdoğan'ın evindeki paraları kaçırışı ve evindeki ve ofisindeki belgeleri imha edişinin ses kaydı olduğu iddia edilen bir video yayınlandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Oğlu Bilal Erdoğan arasında geçen konuşmaya ait olduğu iddia edilen ses kaydından sonra ikinci ses kaydı da yayınlandı. Bu ses kaydında paraların dağıtımı sırasında yer alan görüşmeler yer alıyor.
VİDEOYU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN
https://www.youtube.com/watch?v=1zO8fg6V1yg
Başbakan Tayyip Erdoğan ile Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen telefon konuşmalarında "Bir kısmını Tunç Abi'ye aktardık, 10 milyon avro alabiliriz demiş" diye bahsedilen kişinin yolsuzluk operasyonun ikinci dalgasında adı geçen işadamı Kadri Tunç Peker olduğu ortaya çıktı.
Karşı Gazetesi’nden Caner Taşpınar; Başbakan Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasındaki telefon görüşmelerinde gündeme gelen ve sosyal medyada sıkça konuşulan, Bilal Erdoğan'ın "Tunç Abi" diye bahsettiği kişinin işadamı Kadri Tunç Peker olduğu bilgisine ulaştı. İşadamı Kadri Tunç Peker'in adı ikinci yolsuzluk operasyonunda gözaltına alınacak 41 kişilik listede yer alıyor.
Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan'ın 17 Aralık 2013 saat 23:15'te yaptığı iddia edilen telefon konuşmasında "Tunç Abi" diye bahsedilen kişiye 10 milyon avro verildiği ifade ediliyor.
İLİM YAYMA VAKFI KURUCULARI
Bu konuşmaların internete yayılmasının ardından Bilal Erdoğan olduğu iddia edilen kişinin bahsettiği "Tunç Abi" sosyal medyada mizah konusu oldu. "Kim bu Tunç Abi?" sorusunu Karşı Gazete yanıtladı.
İşadamı Peker, basına yansıyan ikinci yolsuzluk operasyonunda gözaltına alınacak 41 kişilik listede de yer alıyor. İşadamı Peker'in yine gözaltı listesinde yer alan Latif Topbaş ve Abdullah Tivnikli ailesinden Fahreddin Tivnikli ve Muhammed Hasan Topbaş ile Boğaziçi Eğitim Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi'nde ortaklıkları bulunuyor.
Öte yandan, Kadri Tunç Peker ile Bilal Erdoğan İlim Yayma Vakfı sitesinde kurucuları arasında yer alıyor.
Odatv.com
http://www.odatv.com/n.php?n=ve-kayitlardaki-tunc-abi-ortaya-cikti-2702141200
Başbakan Erdoğan'ın yoğun bakımda olduğu iddiası sosyal medyayı karıştırdı.
Son dönemde Hükümet’e muhalif görüşleriyle gündeme gelen eski AKP Elazığ milletvekili Feyzi İşbaşaran, Twitter hesabından Başbakan Erdoğan'ın yoğun bakımda olduğunu duyurdu.
"Başbakan yoğun bakımda ..... Yanlış bilgi olsun isterim.. Yaşadıkları çok ağır.." diye yazan İşbaşaran şöyle devam etti:
"Allah insana bir ömür veriyor.. Bir de akıl.. Kader tam da ikisinin ortasında.. Allah Tayyip Bey'in günahlarını af etsin. Dün öğleden sonra 17.00'den beri bilgi sahibiydim. Allah kimseye böyle kader göstermesin !! Bir hırsız olarak gitti... Asla üzülmem ... Ölüm üzerine hiç hesap yapmam.. Hele siyasette asla.. Ben bunları yazarken belki ben ölmüş olabilirim .. Ama, Başbakan dopingle bu kadar ! Başbakan'ın siyasete ve propagandaya sağlığı uygun olmayabilir.. Ak Parti 12 yıllık bir Parti. Kurumsallaşmalı. Yoluna devam etmeli.. Ben Türkiye için ciddi bir şey yazdım. insan ömrü ile devlet ömrü çok farklı. Ülkesini seven herkes bunu düşünmeli..."
Cumhuriyet gazetesi Ankara muhabiri Fırat Kozok ise Twitter'dan "Başbakan'ın bugünkü Burdur programında şu dakika için bir değişiklik yokmuş. Kısa süre içinde netleşir herşey" diye yazdı.
ŞAMİL TAYYAR'DAN YALANLAMA
AKP Gaziantep milletvekili Şamil Tayyar İşbaşaran'ın gündeme getirdiği iddiaları kendi üslubunca yalanladı. Tayyar şunları yazdı:
"Montaj/dublaj kasetten sonra Başbakan yoğun bakımda yalanını uydurdular. Başbakan az sonra Burdur'a uçuyor, hasetinizden geberin inşallah"
Odatv olarak gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz...
Odatv.com
http://www.odatv.com/n.php?n=basbakan-yogun-bakimda-2702141200
Hükümete yakın “haber7.com” haber sitesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan'a ait olduğu iddia edilen ses kayıtları ile ilgili bir rapora yer verildi. Yayınlanan raporda Amerikalı uzman Robin Lai’nin ses kayıtlarında montaj yapıldığını tespit ettiği söylendi ve bir belge yayınlandı.
Yayınlanan belgenin sol üst köşesinde araştırma şirketi John Marshall Media’ya ait bir kartvizit de yer aldı. John Marshall Media yayınlanan belgenin ardından yaptığı açıklamada böyle bir rapor vermediğini, haberde görülen antetli kağıt ile kartvizitin de kendilerine ait olmadığını belirtti. Ayrıca antetli kağıdın ve üzerinde bulunan kartvizitin de şirketle ilgisinin olmadığını vurgulayarak "sahtekarlık" ifadesini kullandı.
haber7.com yapılan açıklamaların ardından yayınladığı belgede değişiklik yaptı ve tekrardan yayınladı. Site, ilk önce kağıdın üzerine iliştirilen kartviziti ters çevirdi ve gözükmeyecek şekilde tekrardan habere ekledi. Daha sonra da kartviziti tamamen kağıttan kaldırarak sadece belgeyi yayınladı.
İşte haber7.com’un haberin yalanlanması üzerine belgeyi yayınlarken yaptığı değişimler:
Odatv.com
http://www.odatv.com/n.php?n=montaj-raporu-sahte-cikti-2702141200
Milli Güvenlik Kurulu toplantısında uzun bir aradan sonra Gülen cemaatinin faaliyetleri ele alınmasının ardından Cemaat'in Genelkurmay'a mesaj verdiği ortaya çıktı.
Dün gerçekleşen toplantının ardından yapılan açıklamada "halkımızın huzurunu ve ulusal güvenliğimizi tehdit eden yapılanmalar ve faaliyetler görüşülmüştür." ifadeleri kullanılarak Cemaat'e göndermede bulunulmuştu.
Ancak görüşmeden bir gün önce Cemaat'e yakın olduğu bilinen bir Twitter hesabından "Kozmik Oda"nın fotoğraflarının paylaşıldığı ortaya çıktı.
@FuatAvniEng adlı Twitter hesabından paylaşılan fotoğraflar için "Cosmic Room is a military facility in Ankara where top secret army documents are archived." ifadeleri kullanıldı. (Kozmik Oda Ankara'da ordunun gizi belge ve dökümanlarının arşivlediği yerdir)
Cemaat MGK toplantısından bir gün önce yayınladığı bu fotoğraflarla Genelkurmay'a "Kozmik Oda"nın içeriği sahip olduğu mesajını vermiş oldu.
@fuatavni adlı hesap, AKP içinden ve Erdoğan'ın çok yakın çevresinden verdiği derin bilgilerle gündeme gelmişti. Aynı kullanıcı @FuatAvniEng adresinden de İngilizce tweetler atıyordu.
İşte o fotoğraflar (büyütmek için üzerine tıklayınız)
Fotoğrafların altında el yazısıyla çekilen yerin neresi olduğu da belirtilmiş.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla başlayan soruşturmada Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndaki iki kozmik oda, Hakim Kadir Kayan tarafından incelenmişti. 25 Aralık 2009'da başlayan inceleme yaklaşık bir ay sürmüştü.
Odatv.com
http://www.odatv.com/n.php?n=cemaat-genelkurmaya-ayagini-denk-al-dedi-2702141200