Toplumsal İletişim Araçları ve Bunların Olumlu ve Olumsuz Sonuçları
Sizler için paylaşacağım bu haber benim bizzat mail adresime gönderilmiştir. Haberin sahibi Subhitan Bey haberi göndermenin yayında şunlara yer vermiştir:
"Ben Siyasi Bilimler öğrencisiyim. Türkikye'ye yönelik bir takım
analizleri kaleme almak ve etrafımdaki insanlarla paylaşmak beni son
derece mutlu ediyor. En son "İnternet Araçları ve Olumlu ve Olumsuz
Getirileri" adlı kısa bir çalışmam oldu. Bu çalışmamı Türkiye'deki
gazetelerin çoğuna göndermeme rağmen hiç bir gazete bu çalışmayı
yayınlamaya cesaret edemedi. Ben aylardır sizin blogunuzu takip ediyor
ve yayınlarınızı çok beğeniyorum. Üstelik pek çok şeyi açık yüreklilikle
ortaya koymanız beni son derece mutlu ediyor. Sizin yayın plitikanıza
aşina olmam hasebiyle bu çalışmamı size gönderiyorum ve şimdiye kadar
yayınladığınız haberlerin ciddiyetinden de bu yazımı yayınlama yüreğini
taşıdığınıza inanıyorum. Elbette son karar size aittir ve sizi her hangi
bir baskı altında tutmak istemem doğrusu."
Şimdi Subhitan Bey'in çalışması
Toplumsal İletişim Araçları ve Bunların Olumlu
ve Olumsuz Sonuçları
1980’li yıllarının başlarında dünya yeni bir
sahaya adım atmış ve insan çeşitli toplumsal yaşam alanlarında daha önceki
kelimelerin kullanılmasıyla anlaşılması mümkün olmayan bir çıkmaza girmiştir.
İnsanoğlunun bu yeni yüz yıldaki yaşamı “Globalleşmek”, “Bilgi ve İletişim
Çağı”, “İletişim Toplumu” ve benzeri kavramlarla tanınır hale gelmiş ve İletişim
araçları insan fertlerinin coğrafi mesafelerini önemli ölçüde azaltmıştır.
Çağımızın insanları artık köy konumundaki bir dünyada yaşıyorlar ve böylesine
küçültülmüş dünyada gelişen olaylardan kolaylıkla haberdar oluyorlar. İletişim
araçlarının yardımıyla içinde yaşadığımız yüz yılda zaman kavramı artık yeni
bir anlam kazandı. Keza günümüz dünyasında kısa sürede en çok bilgiye ulaşan
insan, kazanan insandır. Henüz internet yirmi yılını doldurmamışken dünyanın
her yerinde internetin etkilerini ve internet yardımıyla insanın özellikle
bilgi alış verişinde pek çok sorunlarının halledildiğini görüyoruz. Dünya
iletişim aracı internetin her kes tarafından rolünün kaçınılmazlığını ortaya
koyduktan sonra bu iletişim aracının çeşitli işlevlerini dikkate alarak
internetten daha iyi ve uygun yararlanabilmek için muhtelif programlar
vesilesiyle çağımızın bu aracının dünya halkları üzerindeki gücü tanınarak
gelecekte daha ideal bilgi alış verişinin düşünülmesi mümkün olacaktır. Diğer
taraftan insanoğlunun sosyal yaşamında tartışılmaz bir konuma sahip olan bu
iletişim sisteminden çeşitli ülkelerde kötüye kullanıldığını görmekteyiz ki
Türkiye’de bundan müstesna değildir. Dünya iletişim aracı internetin
ülkemizdeki çok önemli ve olumlu etkilerinin yanında bir takım sosyal
yapılanmaların altının eşilmesi için de kullanıldığı bir gerçektir. Her ne
kadar biz, cemaat ya da cemaatleşmeler bazında internetin zararlarını araştırma
hedefinde değiliz, ne var ki son yıllarda ve özellikle 2013 yılının sonlarında
bir nevi ülke idaresinin gidişatına itiraz unvanında Gezi Parkı Yürüyüşleri
hadisesinde internetten yararlanmak suretiyle bu yürüyüşlerin nasıl organize
edildiğini hepimiz yakından gördük. Hatta sanal alemde ülkenin çehresini
karartma hedefinin taşındığı bu yürüyüşler iktidar partisini dile gelmeye
zorlamış ve Başbakan konu hakkında şöyle söylemişti: “İstanbul’daki siyasi
itirazlar twittler aracılığıyla idare edilmektedir.”
Sosyal iletişim araçlarından uygunsuz yararlanmanın diğer
bir örneği de gerek dini ve gerekse siyasi şahısların adına sahte hesapların
oluşturulmasıdır. Toplumda öne çıkan şahıslar adına sahte hesaplar açılarak söz
konusu şahısların dilinden haber oluşturulmakta ve internet aracılığıyla bu yalancı
haberleri kitleselleştirmektedirler.
İnternet gezintilerimde kendim CNN Türk’ün haber spikerlerinden
Saynur Tezel Özgentürk’ün adına sahte hasep açılarak onun dilinden haber
oluşturulduğunu görmüştüm. Sanal âlemde yapılan bu ve benzeri olaylar ister
istemez insanda şu soruları gündeme getirmektedir:
Bu hesapları kimler oluşturuyor ve sahte hesaplarla
yayılan haberlerden kimler yararlanıyor?
Bu sorunun cevabı iki şeyin dışında değildir:
1. Siyasi ve toplumsal hastalıkları olan kimseler siyasi
partilerin yardımıyla bu işleri yaparak yalancı haber yayınlamak suretiyle
karşı partiyi zayıflatmak istiyorlar. Böyle olması durumunda kendi isimlerine
sahte hesap açılan şahısların yetkili makamları bilgilendirmeleri ve bu tür
olayların devam etmesi halinde mahkemeye başvurması gerekir.
2. Açılan bu sahte hesaplar ya şahısların bizzat
kendileri tarafından ya da siyasi partiler tarafından açılmaktadır. Söz konusu
bu şahıs ya da siyasi partiler kontrollü bir şekilde genel kanıyı kendi
istedikleri tarafa yönlendirmektedirler.
Çeşitli bloklarda çıkan son haberler konunun
anlaşılmasında bizlere yardımcı olmaktadır.
CNN Türk kanalı kendi blogunda şunlara yer veriyor:
“Birkaç gün önce Türkiye’nin önde gelen dini şahsiyetlerinden olan Ahmet Mahmut
Ünlü uzman konuk unvanıyla CNN’e davet edilmiş ve bu şahıs programda
konuşmaları arasında Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Eşi Emine Erdoğan’ı söz
konusu etmiş ve CNN Türk çalışanları bu programı yayınlamama kararı
almışlardır.”
CNN Türk’de görev yapan önemli isimler ve hatta bu
kanalın müdürü bu konuyu kendi twittlerinde gündeme getirmiştir.
Bu tür haberler ve bu tür twittler genel düşüncede şöyle
bir soruyu oluşturmuyor mu: Muhalifler ya da bu kanalın çalışanları Ahmet
Mahmut Ünlü tarafından organize edilen hedefler doğrultusunda mı hareket
ediyorlar?
CNN Türk bu tür haberlerin yayınlanmasına rağmen
kendisini ortaya koymuyor? Bu kanalın bir tepki göstermemesi olup biten bu
olayların özel bir grup tarafından kurguladığının göstergesi değil midir?
0 comments
Write Down Your Responses