"Faiz Lobi"sinin fendi Erdoğan'ı yendi

 

Para Kurulu 28 Ocak akşamı olağanüstü toplantı yapacağı yönündeki kararını açıklayarak “ısrarla uygulanmakta olan” zorlama faiz politikalarının terk edilebileceğinin ön işaretlerini verdi. Bu açıklamaya karşı piyasalarda “iyi niyet gösterisi” yaptı ve kurlardaki hareketliliği gün içinde adeta dondurdu. Akşamı bekledi. 28 Ocak gecesi saat 12’de açıklanan “faizleri anlamlı biçimde yükseltme” kararına ise piyasa hemen tepki verdi. Dolar ve Euro kurlarını “hızla” hemen aşağıya çekti. 29 Ocak'ın ilk saatlerinde Dolar 2.19 Euro 2.98 üzerinden işlem görmeye başladı.
Merkez Bankası son on günlük dönemde kurları baskılayabilmek için doğrudan müdahale ile ciddi döviz satışı yapmıştı. Yaptığı yüksek tutarlı döviz satışlarına karşın, döviz talebini karşılayamıyor ve  kurlar yukarı yönde hareket etmeye devam ediyordu. Piyasa açıktan meydan okumakta ve faiz artışını zorlamaktaydı. Merkez Bankası olağanüstü Para Kurulu toplantısı ile bu meydan okumayı gördü ve piyasalara aldığı karar ile “uyum mesajı” verdi.
BAŞBAKAN RAĞMEN FAİZLER YÜKSELTİLDİ
Merkez Bankasının daha fazla rezerv tüketme niyeti yoktu. Tersine bir an önce “sıcak para girişinin yeniden” başlamasını, hızlanmasının istiyordu. Türkiye’nin yüksek cari açığının ve kısa vadeli dış borç ödemelerini “doğrudan yabancı sermaye” girişi ile finanse etme imkanı yoktu. Yaşananlardan bu durum açıkça anlaşılmıştı. Kısa vadeli sermaye girişine-sıcak paraya, bir kez daha “kurtarıcı olarak” çağrı yapılıyordu. Kısa vadeli sermaye girişlerinin başlanması içinde dış yatırımcı için cazibesini kaybetmiş olan yurtiçi faiz oranlarının yükseltilmesi gerekiyordu.
Başbakan gün içinde Merkez Bankasının faizleri yükselmesini beklemediğinin vurgusunu yapmıştı. Son bir hafta içinde kurlar hızla yukarı doğru hareketlenmeye devam ederken, Ekonomi Bakanı faizlerin yükseltilmemesi yönündeki açıklamalarını sürekli olarak sürdürmüştü.
Merkez Bankası bu çağrılara karşın faiz oranlarını anlamlı oranda yükseltti. Bu yeni faiz oranları ile birlikte Türkiye’nin AKP İktidarının on yıllık iktidarı döneminde uygulanan “yüksek faiz düşük kur” politikasına dönüp dönemeyeceğini ve sıcak para-kısa vadeli sermaye girişinin yeniden artışa geçip geçmeyeceğini şimdilik bilemiyoruz. Ancak Merkez Bankası sıcak paraya açık çağrısının “daha yüksek faiz” kararı ile yaptı. Piyasaların Merkez Bankasının “faiz yükselteme” kararına hemen cevap vermesinin “sıcak para akımının” yeniden başlatılmasına hazır olduklarının işareti olarak gördük.
SICAK PARA TÜRKİYE'DEN UZAKLAŞTI
2013 yılının Mayıs ayı içinde FED kaynaklarından gelen haberler, 2008 sonrasından başlayarak aralıksız olarak “piyasalara sağlanan likidite bolluğunun” sınırlanacağı yönünde oldu. Türkiye’ye dönük “kısa vadeli sermaye akımı-sıcak para girişi” bu gelişmeden hemen etkilendi ve Türkiye’nin uluslararası piyasalardan kullandığı kaynak akımı imkânı daraldı. Durmadı ancak Türkiye’nin yüksek cari açık ve kısa vadeli dış borçlarını finanse etmesini zorlaştıran bir düzeye indi. Bu daralma 2013 yılının sonuna kadar devam etti. Sonra ABD kaynaklı likidite akımının süreceği ancak kullanım miktarının kademeli olarak azaltılacağı açıklandı. 2014 başındaki bu açıklama Türkiye benzeri gelişmekte olan ekonomilere yönelik kısa vadeli kaynak akışının daha da daraltıcı yönde etkili. Cari açık ve yüksek düzeydeki dış borç ödemelerinden kaynaklanan yüksek düzeydeki döviz talebinin sürmesine karşılık kısa vadeli kaynak girişinin azalıyor olması karşısında kurlar yukarı yönlü tırmanmaya başladı. Kurların gösterdiği hareketlilik dalgalanma olmaktan çıktı ve süreklilik kazanarak “devalüasyon” etkisi yarattı. 2013 yılının son çeyreğine girildiğinde yıllık enflasyon hızının %7 seviyesinin üzerinde gerçekleşeceğinin somutlaşması ile reel faizlerin sıfırlanmakta olduğu görüldü. Kısa vadeli kaynak girişinin-sıcak para girişinin faiz cephesinden de zor’a girdiğini ayrıca gördük.
Uluslararası mali piyasalardan Türkiye’ye dönük “sıcak para” bir yönü ile, likidite daralması nedeniyle yavaşlayıp-daralırken, Türkiye içinde yükselen enflasyona karşı düşük faiz uygulamasında dayatmanın sürdürülmesi sonucu, yavaşlayıp-daraltmakta olan “sıcak para” Türkiye den hızla uzaklaşmaya başlamıştı.
2013 yılının ikinci yarısında yaşanan bu süreç değişik siyasi açıklamalar ile örtülmeye çalışıldı. Ancak 2013 Aralık ayı başında açıklanmış olan IMF’nin 2013 Yılı Türkiye raporunda, yüksek cari açık tehdidi altındaki Türk Ekonomisinde sonuçları açık olmayan, muğlak para politikası uygulama sonuçlarının mutlaka gözden geçirilmesi isteniyordu. Faiz politikasının etkinliği IMF’ye göre tartışmalı idi.
Merkez Bankası bu çağrıların hepsine 28 ocak gecesi “olumlu yanıt verdi”.Sıcak paraya kuvvetli bir çağrı yaptı.  Önceki yazıda vurgu yapmıştık. Şimdi tekrarlamakta yarar var. Değerlendirme daha önceki dönemlerde Merkez Bankası Başkanlarından G.Erçel tarafından yapıldı: “ Sıcak para uyuşturucuya benzer. Aldıkça rahatlarsınız, uyuşursunuz. Almadığınızda dengeniz bozulur.Türkiye’nin sıcak para deneyiminde de hep benzer şeyler oldu. Kovmak istedik TL değer kaybetti. Ekonomik büyüme duraksadı. Bunu önlemek için faiz artırımı dahil sıkı para politikasına yöneldik. Sıcak para tekrar geldi. Karşılaştığımız sorunları kısa dönem için olsa da yok etti.”
Nazif Ekzen

 http://www.odatv.com/n.php?n=faiz-lobisinin-fendi-erdogani-yendi-2901141200

,

0 comments

Write Down Your Responses

Bizler; ABD ve AB’ Ülkelerinde eğitim gören, aynı zamanda ATATÜRK İlke ve İnkılaplarına bağlı, Ülkesini, Vatanını ve Milletini seven, Siyasi Parti olarakta CHP’ye yakın SOL eğilimli Türkiye’li Üniversite öğrencileriyiz. inceayarsiyaset.blogspot.com siz değerli arkadaşlarımızın faydalanması için açılmıştır. Amacımız; Türkiye’de izlenilen siyasetleri özellikle de İktidar partisinin yanlış siyasetlerini yakından takip edip mercek altına alarak siz değerli okuyucularımızla paylaşmaktır.

Powered by Blogger.