İşte yolsuzluk operasyonunun merkezindeki El Kadı'nın ABD'nin elindeki dosyası


Hürriyet gazetesinin Washington muhabiri Tolga Tanış, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun merkezindeki isim Yasin el Kadı'nın Washington'da izini sürdü.

 

Erdoğan'ın "kefilim" dediği Kadı'nın ABD için El Kaide'ye desteğinin kesin olduğunu söyleyen Tanış, bu bağlantıyı yazdı. Türkiye'nin terörü finanse eden 11 ülke arasında sayıldığını söyleyen Tanış, 2014'ün El Kaide ile mücadele yılı olacağını ve Türkiye'nin bir tehlikeye doğru sürüklendiğini söyledi.
İşte Tanış'ın o yazısı:
Washington, Başbakan’ın “Kefilim” dediği Yasin El Kadı’nın El Kaide bağlantısından hiçbir şüphe duymuyor. İşte Suudi milyarderin Amerikan resmi raporlarına giren bağlantıları
"Hikâyenin başını kabaca biliyorsunuz. 11 Eylül oldu. Ve Amerikalılar dünyanın dört köşesinde bir El Kaide avı başlattı. 1955 Kahire doğumlu, Suudi Arabistan vatandaşı Yasin El Kadı da İkiz Kuleler’e çarpan uçaklardan bir ay sonra ağa takılanlardandı.
Önce Washington açıkladı. Ve El Kadı, 12 Ekim 2001’de terörizme destek suçundan ABD’nin kara listesine girdi. Beş gün sonra, 17 Ekim’de aynı kararı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi aldı. Ondan iki gün sonra, 19 Ekim’de de Avrupa Birliği Konseyi. Böylece El Kadı, yedi günde El Kaide için yapılan bütün listelerde yerini aldı.
Uzun bir hukuk mücadelesi başladı sonra. Ve El Kadı, karar alma süreçlerindeki bazı usul hataları nedeniyle önce 2010’da Avrupa’nın sonra da 2012’de BM’nin listesinden tamamen çıkmayı başardı. Ancak konu Türkiye’de bambaşka bir tartışma başlattı. Çünkü El Kadı, BM’nin kararı uyarınca Türkiye’deki bakanlar kurulunun 22 Aralık 2001’de aldığı malvarlığını dondurma kararına karşı açtığı davada Başbakan nezdinde destek buldu.
*
Erdoğan, 25 Aralık 2006’daki TBMM tutanaklarına göre “Evet, Yasin El Kadı’yı tanıyorum, kendisine inanıyorum, güveniyorum, param kadar da kefilim, kefil olurum!” dediği Suudi için halen kendinden emin. Ancak sorun, El Kadı’yı halen terör finansmanı kara listesinde tutan Washington da kararından emin.
Bunu hafta içi konuyla ilgili görüştüğüm Hazine Bakanlığı Sözcü John Sullivan da ilk defa açıkça teyit etti. “Yasin El Kadı ile ilgili son değerlendirmeniz nedir” dedim. “ABD tarafından belirlenen kara listede kalmaya devam ediyor” dedi. “Bu konuda Türk hükümetinin yaklaşımını nasıl karşılıyorsunuz” dedim. “Tek söyleyebileceğim, biz kararımızdan eminiz” dedi. “Kaygılarınızı Türk hükümetine ilettiniz mi” dedim. “Sadece kara liste kararı hakkında konuşabilirim. Karar, ABD vatandaşlarının onunla iş yapmasına yasak getiriyor ve ABD’de sahip olduğu tüm malvarlığı ve hesapların dondurulmasını gerektiriyor” dedi.
*
Peki neden? Amerikalılar Yasin El Kadı konusundaki kanaatlerinden nasıl bu kadar eminler?
El Kadı’nın Türkiye’de resmen ilişkili gözüktüğü üç şirket var. Bunlardan biri, Şubat 1993’te tescil edilen Ella Film. El Kadı küçük ortak. Şirketin yüzde 90’ı ise 70’lerde Suudi Arabistan’da İslam iktisadı konusunda dünyanın ilk uluslararası kongresini organize eden isimlerden Muhammed Ömer Zübeyir’e ait. Şirketin eski ortakları ise Mehmet Fatih Saraç ve yine Suudi kökenli Usame bin Halife, Abdul Aziz Abul Faraj ve sinemacı Mustafa Ablak. İslami çizgi filmler üretip bunları Malezya’dan Kuveyt’e tüm Müslüman ülkelere pazarlamak için kurulan şirketin para kaynağı El Kadı.
El Kadı’nın ortak olduğu diğer bir şirket ise Şubat 1995’te tescil edilen Caravan Dış Ticaret. Orada ortaklık ilişkisi kurduğu isimler ise yine Saraç ve Zübeyir.
*
Kadı’nın ortak olduğu bu iki şirketin de adresi aynı. Perpa İş Merkezi No:942.
Ancak Amerikalılara göre asıl önemli bağlantı, tıpkı El Kadı’nın şirketleri gibi yine Perpa İş Merkezi’nde olan ve iki kat yukarıda 1381 numarada yer alan Maram Seyahat şirketi.
Amerikan finansal istihbaratı, El Kadı’nın 1998’de ocak ayından Ağustosa kadar Cenevre’deki hesaplarından Perpa’daki Maram’a 1.25 milyon dolar transfer ettiğini tespit etti. Maram’ın da El Kaide’nin paravan şirketlerinden olduğu anlaşılınca, El Kadı için kara liste yolu açıldı. Peki kim bu Maram’ın arkasındaki isimler?
*
Ocak 1997’de tescil edilmiş gözüken Maram, 11 Eylül saldırılarından dört ay önce sicil kaydını kapatmış. Son görünen ortakları, kayıtlarda yazdığı şekliyle, Mohammed Luay Bayazied ve Wael H.A. Jelaidan. Eski ortakları ise M. Mahmoud Salim Ahmed ve T. Muh-Gawhar Mubarak.
Yasin El Kadı’nın avukatı, ABD’nin hakkında aldığı kara liste kararına yaptığı itirazda, Maram’a aktarılan paraların eğitim amaçlı olduğunu savundu. Halkbank’taki Süleyman Aslan’ın ayakkabı kutusu için bulduğu Makedonya üniversitesi hikâyesinde olduğu gibi, El Kadı da “Paralar Yemen’de yapılacak bir okula gidecekti” dedi.
Ancak Amerikalılar, Maram’ın El Kadı’dan gelen paraları yolladığı Yemen’deki İman Üniversitesi’nin de aslında bin Ladin’e yakın kişilerce yönetildiğini belirledi. Okulun rektörü olan ve aynı zamanda Yemen’deki Müslüman Kardeşler’in liderliğini yürüten Abdülmecit Zindani’nin, Afganistan’da bin Ladin’le omuz omuza çarpıştığı belirlendi. Ve Şubat 2004’te de Zindani ABD tarafından kara listeye alındı.
*
Bitmedi.
Maram’ın eski ortağı Salim de El Kaide’nin finans sorumlusu olma suçlamasıyla ABD’de hapse atıldı. Salim’in Maram’da hisselerini devrettiği, El Kadı’nın eski dostu Jelaidan, Eylül 2002’de yine El Kaide bağlantısı nedeniyle kara listeye alındı. Ve son olarak, Maram’da Jelaidan’ın ortağı gözüken Bayazied’in, ABD’de yapılan bir yargılamada, tanık ifadeleri sonucu kod adı ‘Ebu Rida El Suri’ olan bir El Kaide lideri olduğu ve örgüt için silah alımı yaptığı ortaya çıktı.
Ve Yasin El Kadı da Malezya’dan Yemen’e uzanan, içinde El Kaide’den Müslüman Kardeşler’e birçok yapılanmanın olduğu kocaman bir ağın tam ortasındaki kişi olarak sivrildi.
*
Hatırlarsanız, 2013’ün başında da Usame Bin Ladin’in damadı meselesi vardı. El Kaide’nin sözcülüğünü de yapan Süleyman Ebu Geyt, İran’dan yasadışı biçimde Türkiye’ye girdi. Ve Türkiye, 33 gün süren krizde Ebu Geyt’i Amerikalılara teslim etmeyi reddetti. Geldiği ülke İran, “Biz almayız” dedi. Vatansız olduğu için gönderileceği ülkesi de yoktu. En sonunda Ebu Geyt’in Ürdün’e yollanmasına karar verildi. Amerikalılar da adamı orada teslim aldı.
Peki tüm bunlardan sonra sonuç ne oldu? Yasin El Kadı kefaleti, Ebu Geyt direnişi sonrası…
Terör finansmanı ile mücadele için kuruluan Finansal Eylem Görev Gücü’nün (FATF) geçen ekim Paris’te yapılan toplantısında, Türkiye riskli ülkeler listesinde tutuldu. Ve Türk hükümetinin itirazlarına karşın Ankara, utanç verici bir şekilde El Kaide’nin cirit attığı Suriye ve Yemen’in de aralarında olduğu 11 ülkelik izleme grubunda kaldı. Kararı Sullivan’a sordum. Verdiği cevap şu oldu: “Türkiye, FATF’nin izleme sürecinden çıkma kriterlerini henüz karşılamadı.”
*
Görüyorsunuz değil mi… Suriye’den sonra Irak da karıştı. Ve El Kaide yüzünden Türkiye’nin güney sınırı yangın yerine döndü. Eylülde herkesin Esad’a karşı bir savaş beklediği sırada anlatmaya çalışmıştım. Asıl savaş 2014’te El Kaide’ye karşı diye… Ama Suriye’ye giden silahlar, El Kadı’ya kefalet derken… Ankara yaklaşan fırtınayı görmemekte halen ısrar ediyor. Ve göz göre göre ülke bir inadın peşinden gidiyor."

http://www.odatv.com/n.php?n=iste-yolsuzluk-operasyonunun-merkezindeki-el-kadinin-abdnin-elindeki-dosyasi-0501141200

, ,

0 comments

Write Down Your Responses

Bizler; ABD ve AB’ Ülkelerinde eğitim gören, aynı zamanda ATATÜRK İlke ve İnkılaplarına bağlı, Ülkesini, Vatanını ve Milletini seven, Siyasi Parti olarakta CHP’ye yakın SOL eğilimli Türkiye’li Üniversite öğrencileriyiz. inceayarsiyaset.blogspot.com siz değerli arkadaşlarımızın faydalanması için açılmıştır. Amacımız; Türkiye’de izlenilen siyasetleri özellikle de İktidar partisinin yanlış siyasetlerini yakından takip edip mercek altına alarak siz değerli okuyucularımızla paylaşmaktır.

Powered by Blogger.