Harâmîlik, kırk harâmîlik görmezlikten gelinerek...+ VİDEO
Fethullah Gülen sitesinde bir
açıklama yaptı. Son dönemdeki operasyonlara da değinen Gülen "başka türlü
harâmîlik yapıp, milletin malına menâline el uzattıkları halde hala müslüman
olarak görünüyorlarsa öbür tarafta neyin ne olduğu belli olacaktır." dedi.
Fethullah Gülen'in oldukça
sinirli olduğu görüldü.
Polis baskınlarının komplo olduğu
iddiaları ile ilgili ise Gülen " ...bize de nisbet ediyorlar, dolayısıyla
ben bizi de onların içinde görerek diyorum.. dinin ruhuna aykırı bir şey
yapmışlarsa, yaptıkları şey Kur’an’ın temel disiplinlerine aykırıysa, Sünnet-i
Sahiha’ya aykırıysa, İslam’ın hukukuna aykırıysa, modern hukuka aykırıysa,
günümüz demokratik telakkilere aykırıysa.. Allah bizi de onları da yerlerin
dibine batırsın, evlerine ateş salsın, yuvalarını başlarına yıksın. Ama öyle
değilse, hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti
görmeyip de masum insanlara cürüm atmak suretiyle onları karalamaya
çalışanlar.. Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın,
birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey
olmaya imkan vermesin." diyerek beddua okudu.
İzle
İşte Gülen'in açıklamalarından
çarpıcı bölümler:
"Koskocaman camiayı, kendini
Allah’a adamış insanları.. dünden bugüne -dün belki sadece ehl-i ilhad
yapıyordu şimdi asimetrik bir saldırganlık var- bir bitirme cehdi ve gayreti
var. Fakat bütün bunlar karşısında sarsılmadan, belki sarsılabilir ama devrilmeden,
“Ey Yüce Rabbimiz, biz yalnız
Sana güvenip Sana dayandık. Bütün ruh-u cânımızla Sana yöneldik ve sonunda
Senin huzuruna varacağız” diyerek, Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in
cedd-i emcedi Hazreti İbrahim (aleyhisselam) gibi Allah’a dayanıp, sa’ye
sarılıp, hikmete râm olmak suretiyle bu dâhiyeleri aşmaya çalışmalı; “Bu da
geçer Ya Hû!” demeli, onun geçeceği anı intizar etmelidir.
* Yakışıksız, münasebetsiz
şeylere aynıyla mukabelede bulunmamalıdır. Mü’mine “alçak” dememelidir. Bir gün
Allah (celle celaluhu) böyle diyeni, gerçekten realite planında alçaltır da
tarihe öyle alçalmış olarak kaydedilir. Gelecek nesiller de onu alçalmış bir
insan olarak yâd ederler.
* Ayıplarla uğraşmak mü’minin işi
değildir. Hem Kur’anın temel disiplinleri, hem Sünnet-i Sahiha’dan çıkan
esaslar, hukuk sistemi açısından, fertlerin kusurlarıyla hususi mahiyette
meşgul olmanın doğru olmadığını Kıtmir değişik vesilelerle arz etmiştir.
UMUMUN HAKKI YENİLMİŞSE GÖZ
YUMULAMAZ
Şahsî günahlar karşısında
yapılması gerekli olan şey, istiğfar, tevbe, inâbe ve evbedir. Fert bunu yapar,
Cenâb-ı Hakk’ın lütfuyla, keremiyle, rahmâniyetiyle, rahîmiyetiyle arınmış olur
onlardan. Tevbe bir arınma kurnasıdır. Böylece tertemiz olarak Cenâb-ı Hakk’ın
Firdevs’iyle serfirâz olabilir.
* Fakat bazı cinayetler vardır
ki, bunlar umumun hukukuna tecavüzle oluşmuş günahlardır. Âmme hakkıdır. Âmme
hakkı aynı zamanda Allah hakkıdır. İster İslam’ın Hukuk Sistemi, isterse Modern
Hukuk Sistemi âmme hakkına taalluk eden meselelerde kat’iyen müsamahaya gitmezler.
Umumun hukuku söz konusudur. Umuma ait şeyler çalınmış çırpılmışsa, bunu ne
Mecelle kurallarıyla siz şöyle böyle yumuşatabilirsiniz, ne de başka
demagojilerle ve diyalektiklerle. Âmme hakkıdır bu. Umumun hukukuna tecavüz
edilmişse, bir tek arpa umum milletin hakkıysa, o yenmişse, o mevzuda birisi
göz yumuyorsa, o da o haramîlerle müşterek demektir. İşte orada göz yumulamaz.
Burada bu göz yummama mevzuunda esas budur, temel budur, usul budur.
HARÂMÎLİK, KIRK HARÂMÎLİK
GÖRMEZLİKTEN GELİNEREK...
* Belki üslupta hata yapılmış
olabilir, usul vardır bu mevzuda. A’ya demek, B’ye demek, C’ye demek, bilmem
H’ye demek de üsluptur. Fakat hiçbir zaman usul ve esas, üsluba feda
edilmemelidir. O mesâvînin üzerinde durulmalı, nasıl yapılacaksa o pisliklerden
insanlar arınmaya bakmalıdırlar.
* Suçluluk psikolojisiyle suçlar
görünmezden gelinerek harâmîlik, kırk harâmîlik görmezlikten gelinerek, “Acaba
bunu kime atfetsek?!.” (bu mevzuda), gündem değiştirerek “Halkın dikkat
nazarını kimin üzerine çevirsek ki, bir yönüyle belki halk nazarında bu
mesâvîden sıyrılmış olsak?!.” demek.. Bunlar dine karşı diyalektik yapma
demektir. Dinin temel disiplinlerine karşı demagoji yapma demektir
hafizanallah. Bu da günahı ikileştirme demektir. Bu aynı zamanda toplumun
birbirine çok yakın olan parçalarını, moleküllerini birbirinden koparıp atıp
işe yaramaz hale getirme demektir. Hafizanallah.
* Bu iki şeyi birbirine
karıştırmamak lazım. Mâiz günahıyla, Gâmidiyeli kadın günahıyla, ferdî
günahıyla karşınıza çıktığı zaman.. İmam Hâdimî’yle alakalı bir şeyi arz
ettiğim zaman dediğim gibi, öyle üç defa dört defa gözlerinin kapağını silerek,
“Acaba o mu, değil mi?” diye.. hayır bakma! “Lâ havle ve la kuvvete illâ
billâh” de. “Allah’ım beni de bunu da mağfiret buyur!” de, çek git arkana bakmadan.
Üzerinde durma; fikrinde, korteksinde ona bir yer ayırma. Bir dosyaya
yerleştirme onu. Ve gördüğün zaman da kardeşin gibi yine sımsıkı sarıl. Bu
ferdî bir hatadır. Fakat öyle hatalar vardır ki, toplumu temelinden sarsar.
Onlara karşı müsamahalı olursanız, onların yaygınlaşmasına, bütün bütün o
denâetlerin bütün toplumu sarmasına sebebiyet vermiş olursunuz. Bu açıdan da
ister İslâmî Hukuk Sistemi, isterse de Modern Hukuk Sistemi o mevzuda
işleyerek, akı ak, karayı kara olarak ortaya koyması lazım.
HARAMİLİĞİ RÜŞVETİ ALLAH BİLİYOR
* Bir şey olmuştur; ayetin
ifadesiyle “Allah mü’mini aka çıkarır, temizler, paklar; bir yönüyle de
öbürlerini eler, döker, onlar da elenmiş olurlar.” Hazreti Pir’in ifadesiyle,
elmas ile kömür birbirinden ayrılmış olur. Elması, kömürü birbirinden
ayırmadığınız zaman, elmasa bile onun yanında durduğundan dolayı, kömür
nazarıyla bakılır.
* Önemli olan arınmadır. İçindeki
o pislikleri atarak, “Aktım, ak olmaya çalışıyorum, inşaallah hep ak
kalacağım!” mülahazasına bağlı daha farklı stratejilerle, daha insancıl tavır
ve davranışlarla, daha şefkatli bir muameleyle!.. Başkalarını da boy hedefi
göstererek toplum nazarında bir kısım karanlık kalemlerle onları karalamak
suretiyle teselli olmak, bu dünyada bir şey olsa bile öbür tarafta hiçbir işe
yaramaz. Çünkü mesâvîyi Allah biliyor, harâmîliği Allah biliyor, hırsızlığı
Allah biliyor, rüşveti Allah biliyor. Öbür tarafta teker teker tek arpadan
hesap sorma esprisine bağlı olarak hepsinin hesabını Allah sorar.
BU OLUMSUZ ŞEYLERİN ÜZERİNE GİDEN
ARKADAŞLARI TANIMIYORUM
* Burada bir şey demek aklıma
geliyor. Şimdiye kadar hiç dememiştim. Eğer bu mevzuda bir kısım arkadaşlar
kendilerine verilen imkanlarla.. onlar nisbet yapıyorlar, falan filan diyorlar,
f diyebilirler, g diyebilirler, ç diyebilirler, d diyebilirler.. diyorlar..
bulaştı bulaşmadı mülahazasıyla, belki cinayet sayılabilecek bir kısım icraatta
bulunuyorlar. Şöyle demek geliyor yani içimden.. demeden kendimi alamayacağım.
Hiçbir zaman da demek istemediğim bir şeyi demek geliyor içimden. Yoksa Doktor
İkbal gibi, Hazreti Pir-i Muğan gibi, tel’ine, bedduaya “amin” dememek, onları
etmemek genel şiarımızdır.
ALLAH ONLARIN EVLERİNE ATEŞLER
SALSIN, YUVALARINI YIKSIN
Fakat eğer hakikaten bu olumsuz
şeylerin üzerine giden arkadaşlar.. kimse onlar tanımıyorum, binde birini bile
tanımıyorum.. bu işin üzerine “Hukukun ve aynı zamanda sistemin, dinin ve aynı
zamanda demokrasinin gerektirdiği şeyler bunlardır.” deyip arınma adına,
yıkanma adına, temizlenme adına, kirlerin öbür tarafa kalmasına meydan vermemek
adına bir şey yaparken dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa… bize de nisbet
ediyorlar, dolayısıyla ben bizi de onların içinde görerek diyorum.. dinin
ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa, yaptıkları şey Kur’an’ın temel
disiplinlerine aykırıysa, Sünnet-i Sahiha’ya aykırıysa, İslam’ın hukukuna
aykırıysa, modern hukuka aykırıysa, günümüz demokratik telakkilere aykırıysa..
Allah bizi de onları da yerlerin dibine batırsın, evlerine ateş salsın,
yuvalarını başlarına yıksın. Ama öyle değilse, hırsızı görmeden hırsızı
yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti görmeyip de masum insanlara cürüm atmak
suretiyle onları karalamaya çalışanlar.. Allah onların evlerine ateşler salsın,
yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini
kessin, bir şey olmaya imkan vermesin.
* Dememiştim, demeden
edemedim. O kadar diş gösterildi, o kadar salya atıldı, o kadar kimse tahrik
edildi, o kadar o “twit”lerde o mel’un düşünceler bir yönüyle vizesiz rahat
dolaştı ki, demeden edemedim. Şimdiye kadar demediğimi dedim.
"HARÂMÎLİK YAPIP,
MİLLETİN MALINA EL UZATTIKLARI HALDE HALA MÜSLÜMAN OLARAK
GÖRÜNÜYORLARSA..."
* Allah her şeye
nigehbân. Dünyada kıtmir gibi insanların bir dikili taşı olmadı. Altmış senedir
değişik imkanlar onun da önüne geldi. Allah’a hep dua ettim, “Allahım,
kardeşlerimi birilerinin iş yerinde, fabrikalarda çalışmadan halas eyleme.
Allahım, beni onlarla utandırma.” dedim. İşçi olarak çalıştılar, işçi olarak
emekli oldular ve hiçbir şeye sahip olmadılar. Çoğu kira evinde oturuyorlar.
Kendi adıma da öyle düşündüm, onlar adına da öyle düşündüm. Cami penceresinde
üç sene yatarken esasen, işte o dünyanın metaına temas etmemek için.. altı sene
bir tahta kulübede döşeksiz yatarken, dünya mal u menaline meyletmemek için
aynı şeyleri yaptım. Allah buna şahit. Ama başka türlü harâmîlik yapıp,
milletin malına menâline el uzattıkları halde hala müslüman olarak
görünüyorlarsa öbür tarafta neyin ne olduğu belli olacaktır.
* Gönül, Çalab’ın tahtı / Çalab
gönüle baktı / Kim gönül yıktı ise / O iki cihan bedbahtı. Bir sürü mü’minin
gönlünü yıktılar. Kendimizi de istisna etmedim. Haksız, kimse, o mutlaka
cezasını bulacaktır."
0 comments
Write Down Your Responses