Yolsuzluk ve rüşvet bu devletin genlerinde vardır. Yayına hazırladığım “Doğan Avcıoğlu, Osmanlı’nın Düzeni” kitabında, Kanuni’nin sadrazamı Rüstem Paşa’nın rüşveti devlet siyaseti haline getirdiğini yazar (s.155).
O bakımdan bu yazıda rüşvetten ziyade “paralel devlet”ten söz edeceğim.
“Derin Devlet” de denilen, devlet içindeki çeteler olgusuyla
ilgili olarak 1996 Susurluk’tan beri ikisi Soner Yalçın’la (Reis ve Bay
Pipo), biri Cengiz Erdinç’le (Çetele) ve biri de tek başıma (Abi) olmak
üzere 4 kitap yazdım. Silivri’de yatarken benimle yapılan röportajlarda
ve Odatv davasındaki savunmamda devlet içindeki bu çetenin bugün büyük
ölçüde cemaatin eline geçtiğini söyledim (bakınız “Daha Bilmediğiniz Neler Var!” adlı kitabım).
İşin tarihsel özeti şudur:
Çok partili sandık demokrasisine geçildiğinden, 1950’den beri
Türkiye’ye gelip giden bütün iktidarlar kendilerine bağlı bir istihbarat
örgütü kurmak istediler. İstihbarat örgütlerini, olmazsa bu örgütlerin
içindeki bir çeteyi özelikle rakiplerini izlemek için kullanmaya
çalıştılar. Buna, dış istihbarat örgütlerinin bu çabalardan
yaralandığını, solculara ve Kürtlere her dönem yapılan komplo ve
operasyonları da eklemek gerek.
İstisnası yoktur: Menderes, 27 Mayıs’ın Milli Birlik
Komitesi, İnönü-Demirel Koalisyonu, Demirel döneminde kurulan
Kontrgerila, 12 Mart’ın Sunay-Tağmaç cuntası, Balyoz operasyonları,
işkenceler, sahte delillerle açılan davalar, Ziverbey köşkü… 12 Mart’tan
sonra Ecevit Kontrgerillanın yani Özel Harp Dairesinin üstüne gittiyse
de devlet içindeki çeteyi ortaya çıkarıp tasfiye etmeye gücü yetmedi. MC
(Milliyetçi Cephe) koalisyonları döneminde çete iyice güçlendi o
zamanki faili meçhul cinayetlerin ve Maraş gibi katliamlarının çoğunun
altında bu çetenin parmağı vardı.
12 Eylül cuntası devlet içindeki çeteyi alabildiğine kullandı. Sonra
Özal, Demirel, koalisyonlar, Çiller, Yılmaz, Erbakan, koalisyonlar…
2002’den sonra gelenek değişmedi, bu kez Erdoğan kendine bağlı
istihbarat örgütü kurma peşine düştü. Hangi iktidar kendine bağlı
istihbarat yaratmaya çalışsa istihbarat örgütleri içinde çetelerin
güçlenmesi şeklindeki tarihi gerçek yine hükmünü yürüttü; yargı, polis
ve istihbarat kurumlarında karşı çete güçlendi. Aynen 12 Mart, 12 Eylül
dönemindeki gibi aydınlara, gazeteci ve yazarlara, akademisyenlere,
Kürtlere eziyet dönemi başladı, silahlı kuvvetler ABD karşıtı güçlerden
temizlenmeye girişildi. Çete, Oslo tutanakları üzerinden MİT müsteşarını
tutuklamaya kalkışınca Erdoğan rüzgar ekenin fırtına biçeceğini
anlayabildi.
Erdoğan bugün kendi ektiği tohumun zehirli hasadını toplamaktadır. “Devlet içinde çeteler var” diye bağırması, işin ucunun kendine uzanmasındandır. “Paralel devlet” dediği şey, “çok partili demokrasiye” geçildiğinden beri var olduğunu bildiğimiz devlet içindeki çetelerden başka bir şey değildir.
Horoz’a sormuşlar: “Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?” Horoz, “ben öyle şeylere kafa yormam, işime bakarım!” demiş.
Doğan Yurdakul
Odatv.com
http://www.odatv.com/n.php?n=turkiyeninhttp://www.odatv.com/n.php?n=turkiyenin-tarihine-derin-devlet-nasil-girdi-2812131200-tarihine-derin-devlet-nasil-girdi-2812131200
Türkiye'nin tarihine derin devlet nasıl girdi
Bizler; ABD ve AB’ Ülkelerinde eğitim gören, aynı zamanda ATATÜRK İlke ve İnkılaplarına bağlı, Ülkesini, Vatanını ve Milletini seven, Siyasi Parti olarakta CHP’ye yakın SOL eğilimli Türkiye’li Üniversite öğrencileriyiz. inceayarsiyaset.blogspot.com siz değerli arkadaşlarımızın faydalanması için açılmıştır. Amacımız; Türkiye’de izlenilen siyasetleri özellikle de İktidar partisinin yanlış siyasetlerini yakından takip edip mercek altına alarak siz değerli okuyucularımızla paylaşmaktır.
Powered by Blogger.
0 comments
Write Down Your Responses