Teftiş Kurulu Başkanı Bilal’in arkadaşı çıktı
Bilal Erdoğan’ın Amerika’dan arkadaşı
olan Yunus Arıcı’nın Teftiş Kurulu Başkanlığına atandığı ve kadrosunu
oluşturduğu öğrenildi
Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın
şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılması ile ilgili tartışmalar sürerken,
Bilal’in birçok arkadaşının kamuda köşe başlarına atandığı belirlendi.
Başbakanlık’tan bir kaynak, “Bilal
Erdoğan’ın yakın arkadaşlarından en az on kişi kamuda kritik görevde”
derken, Bilal Erdoğan’ın Kartal İmam Hatip Lisesi’nden arkadaşı İbrahim
Eren Türk Telekom’da Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala’dan boşalan yere
atandı. Atama ile ilgili olarak Türk Telekom’dan yapılan açıklamada,
“Şirketimiz Yönetim Kurulu, Bağımsız Yönetim Kurulu üyelerinden Efkan
Ala’nın istifası üzerine boşalan üyeliğe, Türk Ticaret Kanunu’nun 363.
maddesine göre, Yönetim Kurulu’nun kalan görev süresi boyunca görev
yapmak ve yapılacak ilk Genel Kurul toplantısında Genel Kurul’un onayına
sunulmak üzere İbrahim Eren’in gerçek kişi yönetim kurulu üyesi sıfatı
ile Şirketimiz Yönetim Kurulu’na Bağımsız Üye olarak atanmasına karar
vermiştir” denildi.
Göreve gelmesinde ilişkileri etkili oldu
Bu arada Başbakanlık Teftiş Kurulu
Başkanı Yunus Arıcı’nın da Bilal Erdoğan’ın Amerika’dan arkadaşı olduğu
ortaya çıktı. Yunus Arıncı, 2007-2009 yılları arasında Indiana
Üniversitesi’nde Yüksek Lisans yapmıştı. Arıncı’nın, Erdoğan’ın
çocuklarıyla yüksek lisans için Amerika’da bulunduğu dönemde
ilişkilerini geliştirdiği bildirildi. Başbakanlık kaynakları bu
ilişkinin Başbakanlıkta herkes tarafından bilindiğini ifade ettiler.
Kadro kurdu
Kaynaklar, “Genç yaşta Başbakanlık Teftiş
Kurulu gibi bir birimin başına getirilmesinde de bu ilişkileri etkili
oldu. Birkaç olaydan sonra Başbakan Teftiş Kurulunda tam kontrol istedi.
Sonra bu atama gerçekleşti. Arıcı da kendine göre bir kadro kurarak
onlarla çalıştı. Kritik soruşturmalar güvenilir (!) isimlere verildi.
Böcek işinde de böyle oldu. Ama olayı soruşturan ekip kapasiteli bir
ekip değildi. O soruşturmayı kapasiteli, tecrübeli ve işi bilen biri
yapsaydı, Cemaat çok sıkıntıya girerdi. Başbakana verilen bilgilerin
altı boş. Oysa ki Cemaat’teki ekibin kaçamayacak bir şekilde yakalanması
mümkündü. Bundan önceki Başbakanlık koruma ekibi tamamen Cemaat’in
kontrolündeydi. Çok da iz bırakmışlardı” diye konuştular.
0 comments
Write Down Your Responses