Casusluk davasında yeni kumpas
İzmir’deki ‘Askeri Casusluk’
davası kapsamında ikinci bir soruşturmanın yürütüldüğü ortaya çıktı. Bu
adım, çöken dava için Cemaat’in yeni bir hamlesi olarak değerlendirildi
Kamuoyunda ‘Askeri Casusluk’ olarak
tanınan, İzmir merkezli “gizli bilgi ve belge bulundurma” davasının
ikinci ayağının soruşturma aşamasında olduğu öğrenildi. Yeni soruşturma
bu kez dava dosyasında adları geçen bürokratlarla ilgili yürütülüyor.
Soruşturma kapsamında, çoğu muvazzaf, 100’e yakın asker Aralık ve Ocak
ayı boyunca mağdur sıfatıyla ifade verdi. Konuyla ilgili Aydınlık’a
konuşan dava avukatlarından Nevzat Güleşen, ikinci soruşturmanın çetenin
yeni bir hamlesi olduğunu söyledi.
Güleşen, “İzmir’deki dava açılırken,
savcı Zafer Kılınç ‘bu davayı 250-300 kişi hakkında açıyorum, ama herkes
için açmaya kalksaydım bin- 2 bin kişiyi bulabilirdi, o yüzden bazı
kişileri eledim’ demişti. Bu kapsamda fikir değiştirdiğini, dava
açmasını gerekli gördüğü diğer kişiler için de soruşturma yaptığını
değerlendiriyorum” dedi.
‘İdari soruşturmalar 17 Aralık’tan sonra kapatıldı’
Casusluk davasının ek klasörlerinde 400
üst düzey bürokratla ilgili fişleme kayıtları ortaya çıkmıştı. İddiaya
göre, “örgüt” adına çalışan eskort kadınlar ilişkiye girdikleri
bürokratlardan şantajla gizli belge sızdırıyordu. Çalıştıkları
bakanlıklarla ilgili “develetin gizli belge ve bilgilerini”
sızdırdıkları ileri sürülen bürokratlar hakkında daha sonra ilgili
bakanlıklarda idari soruşturma başlatılmıştı. Avukat Güleşen,
Bakanlıkların bürokratları hakkında açtıkları soruşturmaların 17 Aralık
sürecinden sonra “kumpas” olarak nitelendirilip kapatıldığını söyledi.
‘Cemaat yeni hamle peşinde’
Güleşen, Yeni Şafak gazetesi yazarı Cem
Küçük’ün 30 Aralık 2013 tarihli yazısında, Cemaat’in Ocak ayında
İzmir’deki Casusluk davası kapsamında AKP’ye yakın bazı isimlerin
gözaltına alınması için düğmeye basacağına dikkat çektiğini
hatırlatarak, ikinci soruşturmanın dava dosyasında adı geçen
bürokratlarla ilgili yeni bir hamle olabileceğini belirtti.
Davada tartışma konusu olan kurgu
hatalarının da ek iddianameyle giderilmeye çalışılacağına inandığını
belirten Güleşen, şunları söyledi: “İzmir’deki ‘Casusluk ve Fuhuş’
davasının ikinci bacağı soruşturma aşamasında. Muhtemelen bir ek
iddianame düzenlenmesi planlanıyor. Davada kendisine hiçbir belge isnat
edilemeyen subaylar vardı. ‘Senin belgen yok ama örgüt üyesisin’
deniyordu. Davanın kurgusunda bir takım hatalar vardı. O hataları telafi
edebilecek şekilde veya 1. Casusluk davasında (İstanbul) göstermiş
olduğumuz sahtekarlıkları telafi edecek şekilde düzeltilmiş yeni bir
iddianameyle karşımıza çıkabilirler. Dolayısıyla Ergenekon, Balyoz ve
diğer davalarda olduğu gibi en az iki davanın birleştirilmesi şeklinde
yürüyebileceğini düşünüyorum.”
‘Her davada aynı kurgu’
Güleşen, davaların kamuoyunda
inanılırlığını yitirmesine rağmen, kurgunun hep aynı şekilde işlediğine
şöyle dikkat çekti: “Bu bir zincirin halkaları gibi. Olay emniyetteki
ayağıyla başlıyor, yerel mahkeme ayağıyla devam ediyor ve daha sonra
bütün dosyalar Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ne gidiyor. Hiçbir zaman 8’e
veya 6’ya gitmiyor. Kurgu bu şekilde yapılmış.”
‘Çetenin varlığını hep vurguladık’
Mahkemedeki savunmalarda “çetenin”
varlığını en başından beri vurguladıklarını belirten Güleşen, “Takvim
gazetesine baktığınızda, çetenin İsrail ve ABD ile bağlantılarından çok
bahsediyor. Biz daha davadaki ilk savunmalarımızda bunun ABD, İsrail ve
onların bağlantılı olduğu paralel devletle birlikte kurgulandığını
söyledik. İhbar maili bile CİA’nın merkezine çok yakın bir yerden
gönderilmişti. Her şey çok açıktı, ama görmek istemeyenler bugüne kadar
görmediler” diye konuştu.
0 comments
Write Down Your Responses