Bağdat gibi diyar
25 Ağustos 2013
Pazar 11:212003'te işgalle bir milyon insanını kaybeden Irak'ta her gün
ortalama 30-40 insan ölüyor. Öncesinde ise 12 yıl süren ambargo, Kuveyt işgali,
İran savaşı, Kürt ve Şii katliamları, darbeler ve kargaşalar vardı. Hepsi de 65
yılda
9 Nisan 2003'te Amerikan Ordusu
Bağdat'a girip Saddam dönemine son verince " Irak'ı 30 yıl konuşuruz
" demiştim. Önceki gün Bağdat'tan dönünce bu süreyi 50 yıla çıkarttım.
Umarım ben yanılırım ama nedenini
somut bir hikaye ile anlatayım:
20 Ağustos'ta bir grup gazeteci
ve işadamı ile birlikte CHP heyetine refakat ederek Bağdat'a gittik. Hayal
edemeyeceğiniz güvenlik tedbirleri ile kalacağımız otelimize götürüldük. Otel
ve CHP heyetinin kaldığı devlet konukevi Yeşil Bölge'nin içinde..
YEŞİL BÖLGEDE GÜVENLİK
Yeşil Bölge ise Irak'ın 50 yıllık
geleceğinin şifrelerini içeriyor..
Şöyle bir Ankara'yı düşünün ve
Çankaya İlçesi'ni Yeşil Bölge olarak hayal edin.
Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık,
parlamento, bakanlıkların büyük bölümü, MGK, milletvekili villaları, 2000
kişinin çalıştığı ABD ve bazı Batılı ülkelerin büyükelçilikleri ve devletin
birçok önemli kurumu bu bölgede. Bölge çelik beton duvarlarla çevirili ve buraya
girip çıkmak çok karmaşık onay mekanizmasından sonra mümkün. Bölgenin içinde
bile kontrol noktaları var ve burada bulunan kurumların da ayrıca kendi
korumaları var. Koruma dediğim şey ağırı dahil her türlü silahla donatılmış
özel eğitilmiş kişilerde. Bölgenin içinde ise tanklar, zırhlı araçlar ve
helikopterler var. CHP heyeti ile bu bölge içinde dolaşırken bile sürekli
korumalarımız vardı ve özel izinlerle kontrol noktalarından geçerek gideceğimiz
yerlere gidiyorduk.
Peki Yeşil Bölgenin dışında yaşayan
önemli kişiler ne yapıyor?
Parlamenterlerden başlayalım ..
Bir parlamenterin maaşı 12 bin
dolar. Her birinin nöbetleşe çalışan 30 koruması var ve bunların maaşını
(toplam 17 bin dolar) devlet ödüyor. Vekil meclise ya da herhangi bir yere
giderken 15 kişi onu koruyor. Buna rağmen vekiller öldürülme korkusuyla çarşıya
gitmezler, gidemezler.
DEVASA GÜVENLİK BÜTÇESİ
Tüm siyasi parti, gazete ve
benzeri kurumların binaları ile camiler, türbeler ve önemli mekanlar hep
korunuyor. Irak'ta şu anda devletin parasını ödediği 1.520.000 güvenlik
görevlisi var.
Yılda 12 milyar dolar. Bunun
dışında siyasi parti ve örgütlerin yanı sıra önemli kişilerin on binlerce özel
korumaları var. Örneğin Cumhurbaşkanı Talabani'nin lideri olduğu KYB ve Mesut
Barzani'nin lideri olduğu KDP yöneticilerinin kaldığı bölge binlerce Kürt
peşmerge tarafından korunuyor. Hem de aklınıza gelen her türlü silahla. Kim
olursa olsun bir taraftan başka bir tarafa gitmek isteyenler mutlaka özel izin
ve önceden alınması gerek güvenlik tedbirleri ile hareket etmek zorundalar.
Örneğin bir yabancı olarak çarşıya gitmek istediğimde arkadaşlar yanıma 8
koruma verdiler. Çünkü intihar eylemi ya da bomba yüklü araç olasılığının
dışında her an vurulma, bıçaklanma ve tokatlanma riski varmış. Kaçırılma ise piyango
gibi bir şey.
Peki çok özet olarak anlatmaya
çalıştığım böyle bir ortamda insanlar nasıl yaşıyor?
Bunun yanıtı çok kolay:
Alışmışlar ya da farkında değiller. Yani her şey onlar için normal. Belki de
öyledir. Çünkü 2003'te işgal edilen ve bu işgalde bir milyon insanını kaybeden
Irak'ta her gün ortalama 30-40 insan ölüyor. Öncesinde ise 12 yıl süren
ambargo, Kuveyt işgali, Irak- İran savaşı, Saddam'ın Kürt ve Şii katliamları,
darbeler ve kargaşalar vardı. Hepsi de 65 yılda.
Korkarım ki önümüzdeki 65 yıl
benzer acılarla geçecek. 2003'te bu ülkeyi işgal eden ABD ve müttefikleri
Irak'ın hiçbir şekilde istikrara kavuşmasını istemiyorlar ve istemeyeceklerdir.
İşgal bunun için yapılmıştır.
Dünyanın en zengin petrol ülkesinde bugün halk perişan durumda. 30 yıl önce 1
dinar 3.3 dolar ederken bugün 1 dolar 1200 dinar ediyor. Elektrik ise günde
ortalama 8 saat kesiliyor. Yolsuzlukta Irak neredeyse dünya birincisi. Bu da
gayet normal. Çünkü her parti ve grup kendi adamlarını besleyebilmek için
devlet malını çalmak zorunda. İşgalden bu yana yaklaşık 160 milyar doların
parti, örgüt ve bazı kişilerin cebine girdiği hesaplanmaktadır.
ETNİK VE DİNİ KİMLİK SORUNU
Durum böyle olunca iktidar
olmanın önemi daha net anlaşılıyor. Ama iktidar olmak da bazıları için ne kadar
kolay ise başkaları için o kadar zor. Bunun nedeni de Irak Anayasası'nı yazan
Amerikalı Paul Bremer. Irak için federal yapıyı uygun gören bu zat ülkeyi tek
seçim bölgesi ilan etti. Böylece seçimlerde Şiiler Şii partilere Sünniler de
kendi partilerine oy verdiler. Kürtler ise çok önceden buna hazırlanmıştı.
Durum böyle olunca Şii ve Sünni parti ve örgütler ortak seçim ittifakları
kurarak meclise girdi. Kürt ittifak ise anahtar durumundaydı ve hâlâ öyle.
Ülkenin nüfus yapısı göz önünde bulundurulursa iktidarın hep Şiilerin
kontrolünde olacağı kesindir. Çünkü Şiiler nüfusun % 60'ını oluşturuyor.
Sünnilerin % 30 kadarı Kürt. Türkmenlerin ise yarısı Şii diğerleri Sünni. Kendi
aralarında bir türlü anlaşamayan Türkmenler Şii ve Sünni blokların
listelerinden meclise giriyorlar.
Siyasal dengelere yansıyan bu
Şii, Sünni, Kürt, Türkmen ve biraz da Hıristiyan Asurilerin karmaşık ilişkileri
doğal olarak sosyal yaşamı da etkiliyor. İnsanların büyük bölümü artık etnik ve
mezhepsel köken ve inançları ile tavır alıp davranıyorlar. Özetle Amerikan
işgali hedefine varmıştır.
Hüsnü Mahalli
0 comments
Write Down Your Responses