ABD-AB ilişkileri açısından Ukrayna
Almanya’nın en çok satan gazetesi Bild, haberi şu başlıkla verdi: “Onlarca CIA ve FBI ajanı Kiev’e yardımcı” oluyor! (Bild, 4 Mayıs 2014)
Kuşkusuz Aydınlıkokurlarını şaşırtan bir başlık değil. Ama haber Avrupa için büyük önem taşıyor. Zira Ukrayna’nın Sağ Sektör isimli Neo-Nazi örgütünün Odesa’da bir sendika binasını yaktığı ve 46 kişiyi öldürdüğü şartlarda, ABD’nin “müttefiki” Almanya’nın en çok satan gazetesinin bu başlıkla bir haber yayınlaması, Berlin’den Washington’a mesaj anlamına geliyor.
Ne demek istediğimizi anlatmak için gelin önce geçen haftaya dönelim:
Kerry: AB, Rus gazı tüketimini azaltmalı
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Avrupa’dan Rus gazı tüketimini azaltmasını istedi! (Rusya’nın Sesi, 30 Nisan 2014)
Kerry, ABD olarak Avrupa pazarlarına ulaşım için enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine yardımcı olacaklarını ve enerji güvenliğini sağlayacaklarını belirtti. ABD Dışişleri Bakanı, ileriki dönemlerde, AB’ye Rusya’dan aldığı gazın eşdeğerini sevk edebileceklerini söyledi.
Peki nasıl? Üç seçenek konuşuluyor:
1)ABD, AB’ye doğal gazı sıvılaştırılmış olarak yani LNG şeklinde gemilerle gönderecek. Gazın Avrupa’da yeniden dönüşümünü sağlamak için 2017 yılında tamamlanacak bir terminal projesinin başladığı belirtiliyor.
Ancak bu yöntem hem ihtiyacı karşılamaktan uzak olacağı, hem de maliyetleri artıracağı için gerçek bir çözüm anlamına gelmiyor.
2)İsrail ve Güney Kıbrıs’ın ulaştığı büyük rezervin Türkiye üzerinden Avrupa’ya transfer edilmesi. Washington bu seçeneğin önündeki engelin, Erdoğan’ın “ikna edilmesiyle” kalktığını düşünüyor.
3)Kuzey Afrika üzerinden Avrupa’nın enerji ihtiyacının karşılanması.
Ukrayna sorunu AB’yi böldü
İngiltere ya da Fransa, ABD’nin AB’ye bu seçenekleri dayatmasından pek rahatsız değil. Ancak Almanya farklı düşünüyor.
Hatta Berlin, ABD’nin AB politikasından duyduğu rahatsızlığı gün geçtikçe daha da açık bir şekilde ifade ediyor. Zira Almanya, İngiltere ya da Fransa’dan farklı olarak Rusya’yla büyük ticaret hacmine sahip... Hatta Berlin, Moskova ve Pekin’le iyi ilişkiler kurarak, 2008’den bu yana krizden en az etkilenen Batı ülkesi olmayı bile başarmıştır.
O nedenle son dönemde hem doğrudan Berlin üzerinden ama hem de AB’nin çeşitli düzeydeki temsilcilikleri üzerinden, Ukrayna konusunda Rusya ile düşman olunmaması gerektiği fikirleri işlenmektedir.
Son olarak AB’nin Rusya Temsilcisi Vygaudas Usackas “AB’nin Rusya’yla ilişkilerini daha dikkatli ele alması gerektiğini” belirterek şöyle konuştu: “Rusya’nın nakit paraya, bizim de Rusya’nın doğalgazına ihtiyacımız var. İki taraf da birbirine muhtaç. Bu konuda iki taraf da son derece gerçekçi.” (Amerika’nın Sesi, 29 Nisan 2014)
Ukrayna hamlesi Çin-Rusya ilişkisini pekiştirdi
Ukrayna konusu, bu ve benzeri nedenlerle AB’de bir kırılma yaratmış durumda. ABD’nin AB’yi kullanarak Ukrayna’da bir hamle yaptığı ve Avrupa’yı Rusya’yla karşı karşıya getirdiği artık açıkça konuşuluyor.
Hatta bu tablo üzerinden yapılan değerlendirmelerde, bu başarısız hamlenin ABD’ye yeniden AB kontrolü sağlayacağı görüşleri de dile getiriliyor.
Ancak öyle bile olsa, bu tablonun son tahlilde Zbigniew Brzezinski’nin çizdiği ana stratejiyi reddettiği söylenebilir. Çünkü o ana stratejiye göre ABD, Çin’i ancak Rusya’yla birlikte daha geniş bir Batı inşa ederek durdurabilirdi!
Oysa ABD’nin Ukrayna hamlesi onu hem Suriye’den sonra bir başka cephede daha Rusya’yla karşı karşıya getirdi, hem de Rusya’yı Çin’e daha çok yapıştırdı! Moskova ve Pekin Doğu Akdeniz’den sonra şimdi de bu ayın sonunda Doğu Çin Denizi’nde ortak askeri tatbikat yapmaya hazırlanıyorlar.
Üstelik iki başkent bu tatbikatı tam da ABD Başkanı Barrack Obama’nın Çin tehdidi karşısında Japonya’ya destek açıkladığı ve Filipinler’le anlaşma imzaladığı uzak doğu ziyareti sırasında ilan etti!
Mehmet Ali Güller
http://www.ulusalkanal.com.tr/dunya/abd-ab-iliskileri-acisindan-ukrayna-makale,2446.html
0 comments
Write Down Your Responses