Soru: İnsanların kafasını keserek, öldürerek şeriat mı getirilir Cevap: Bizim de hatalarımız oluyor


Şam Mezze Cezaevi'nde bulunan tutuklularla röportaj yapmak için Suriye devletinin yetkili kurumlarından yasal izin aldım. Çok zor oldu bu. Şimdiye kadar hiçbir yabancı gazetecinin sokulmadığı, dünya kamuoyuna çok sıkı cezaevleri olarak sunulan bu yerlere girmek özel pek çok çabayı gerektirdi. Yaklaşık 3 ayı bulan bir uğraş sonrasında gerekli iznin çıkmasıyla Mezze tutukevine girebildim.
Türkiyeli, Cezayir asıllı Fransız ve Suriyeli 8 kişi ile görüşmeme izin verildi. Her cezaevi gibi Mezze cezaevi de sıkı kuralların uygulandığı, Şam merkezinin hemen dışında, çok yoğun korunan bir cezaevi. Bir albayın eşlik ettiği ziyaretimiz iki gün sürdü. Röportaj için ayrılan odaya gözleri bağlı olarak getirilen tutuklular, odada normal koşullarda benimle görüştüler. İstediğim her soruyu sordum. Görüntü ve ses kaydı yaptım.

TÜRKİYE ONLAR İÇİN LOJİSTİK ÜST
Cezaevine girişte genzimi tıkayan kokuyu tanıyor olmam beni ciddi olarak etkiledi. Masanın hep karşı tarafında olmuş birisi olarak, yaptığım işle ve vicdanımla hep çatıştım. Yalan söylediklerini anladığımda sesimi çıkartamadım. Gazeteci olmanın bilgiye deşeleyerek ulaşmak demek olduğunu bilmeme rağmen, benden sonrası süreci düşünerek, onlarca insanın katledilmesine katkı sunan ve katılan insanlar olmalarına rağmen, kendi vicdanım ve yaşanmışlıklarımdan dolayı yüklenmedim. Oysa pek çok konuda yalan söylediklerini de anlamıştım. Hemen hepsi muğlak konuşuyorlardı. Tarih ve isim bilgilerini, adresleri yuvarlıyorlardı. Kod isimler ve özellikle Türkiye’ye ilişkin adreslerde, yalan olduğunu hemen anlamıştım. Anlattıkları şeylerle yetindim. Onlarca, yüzlerce insanı gözünü kırpmadan katleden, kafa kesen ve insanlıktan çıktıklarını düşündüğüm bu kişilere karşı bile olsa, kendi kimliğimle davranmam gerektiğine karar vererek, vicdanımı dinledim. Kendinden olmayan insanlara karşı son derece acımasız olan bu kişilere karşı bile vicdanımın ve insanlık duygumun kabarması beni mutlu etti. Her şeye rağmen kendi kimliğimle insandım. Gazetecilik mesleğimi de insan öğesini unutmadan yaptım.
Yaptığım bu görüşmelerde, dikkat çekici olan ilk gerçek, bu kişilerin tamamının Türkiye’ye değişik zamanlarda çok kez gelip gitmiş olmalarıdır. Türkiye onlar için adeta bir askeri ve lojistik üst konumunda olmuş. Açıkça savaş ilan edilmeyen Suriye’ye karşı mevcut iktidar düşmanca davranmış ve kirli bir politika gütmüştür.
Bu röportajları ibretle okumanız, Suriye de yaşanan gerçekleri görmeniz ve anlamanın açısından çok önemli olacağını düşünüyorum.

Cuma ÖZTÜRK
Gaziantepli, 28 yaşında bir genç, El Kaideci. Türkiye’den daha önce Afganistan’a giderek Taliban eğitimi almış. Türkiye’de benzer örgüt ilişkilerine girmiş. Şam Mezze cezaevinde yatıyor şimdi. Mahkemeye çıkacağı günü bekliyor. Soğukkanlı birisi. Yaptığı her şeyi kendi kararıyla yaptığını söylüyor. İsim vermiyor, adres vermiyor, bilgi vermiyor. Her şeyi kendi üzerine alarak, yargılanmayı bekliyor. Pişman olduğunu söylüyor, Suriye’ye gelecek gençler için ‘gelmeyin’ diyor ve ekliyor “evinizde kalmanız en büyük Cihad” diyor.
Ömer Ödemiş: Merhaba Cuma. Benim ismim Ömer Ödemiş. Türkiye’den gazeteciyim.
Cuma Öztürk: Benim ismim Cuma Öztürk. Gaziantepliyim.
Ö.Ö: Cuma nasıl geldin Suriye’ye, ne zaman yakalandın, neler yaptın buralarda?
C.Ö: 2 yıl oldu. Halep’te yakalandım. Burada bir Cihadi harekete katılmak için Suriye’ye girdim. El kaideye katıldım. Şam’da tanıdığım bir El Kaide üyesine 5000 dolar para verdim, Türkiye’den için gelecek olanların geçişini düzenlesin diye. Türkiye’den ve Türkiye’ye başka ülkelerden gelen cihatçıları Suriye’ye sokmaları için verdim bu parayı.
Ö.Ö: Antep’te ne iş yapıyordun sen Cuma? Nerden aklına geldi, Suriye’ye gelip cihad yapmak fikri? Antep’te de bu tür ilişkilerin içinde miydin?
C.Ö: Benim mesleğim terzilik. Antep’te de bu tür Cihadi ilişkilerin içindeydim. Hareketinde burada başladığını görünce, bize de yakın olunca, bizim dini öğretilerimize göre, üzerimize de farz olunca, Kurandan, hadislerden de öğrendiğim bilgilerle cihad için gelmeye karar verdim. Başladım ve bir süre sonra yakalandım. Şimdi terörden yargılanıyorum. Ben bir eylemde bulunmadım. Sadece para verdim El Kaide üyesine ve ondan patlayıcı can yeleği gördüm. Sürekli onu giyiyordu. Ve silahı vardı. Tanıdığım El Kaide üyesiydi. İsmi Hacı idi. Tabi sahte isindi.. gerçek ismini bilmiyorum.. Suriyeliydi. Şam’da görüştüm.
Ö.Ö: Nasıl yakalandın, nerede yakandın?
C.Ö: Halep’te yakalandım, telefonum dinleniyormuş. Yerimi takip ettiler ve beni yakaladılar. Ben Halep’ten evliyim. Evimi teslim etmişler. Eşimde Türkmen. Benim aslımda Suriye’den Türkmen.

Ö.Ö: Suriyeli El kaide üyesini nereden tanıyordun sen.
C.Ö: Ben Taliban dershanesinde şerri ders aldım. 2009 yılında Afganistan’a gittim. Orada şeriat dersleri aldım. 24 yaşındaydım. Askerden yeni gelmiştim. Kendi kararımla gittim.
Ö.Ö: Yani Allah için savaşmayı bu kadar çok istiyordun?
C.Ö: Ben daha önce dine çok yönelimli bir insan değildim. Kendim düşünerek dine yönelmeye başladım. Boş boş yaşamayla olmaz dedim. Fikir ettim, Allah var dedim. Düşündüm ki bir Resul geldi. Bu Resul neden geldi? Bu kitap neden geldi, Kuran. Anladım ki, Cihad var.
Ö.Ö: Ama Resul hep Araplara gelmiş.
C.Ö: Müslümanlara geldi işte. Taliban eğitiminde 10 ay kaldım. Afganistan’dan Türkiye’ye geldim. Türkiye’de kod adı Sat olan birisi ile tanıştım.  Gerçek ismini bilmiyorum. Taliban verdi ismini. Telefonunu verdi bana. O Arapça biliyordu. Onunla iki defa Şam’a geldim. Beni burada Hacı ile tanıştırdı. Şam’a inince bizi araba ile karşıladılar ve benim gözümü bağladılar. Nereye gittiğimi bilmiyorum. Şam’da birkaç gün kaldıktan sonra Türkiye’ye geri dönüm. Kısa bir süre sonra tekrar Halep’e geldim ve gitmemeye karar verdim. Hacı ile görüşmelerimi sürdüm.
Ö.Ö: Ne görüşüyordun peki?
C.Ö: Türkiye’den geçişler için yol açacaktı. O zamanlar bu kadar kolay değildi geçişler. Hudut sıkı güvenlik tedbirleri vardı. Hacı ile sürekli telefonla görüştüm. Bu konuşmalar dinleniyormuş, onun telefonu takibe alınmış. Suriye güvenlik güçleri tarafından yakalandım. Hacı yakalandı mı, bilmiyorum.
Ö.Ö: Başka senin gibi gelen Türkler var mıydı?
C.Ö: Bilmiyorum ama tahmin ediyorum ilk gelen benim. Çünkü ben başladığım da Halep’te daha bir şey yoktu. Suriye’nin değişik bölgelerinde vardı ama Halep’te yoktu. Türkleri hiç görmedim. Ama söyleniyor. Sadece Türk değil Dünyanın her yerinden gelen mücahitler olduğu söyleniyor.

Ö.Ö: Peki, siz bir başka ülkenin toprağına savaşmak için geliyorsunuz. Bizim ülkemize yabancılar gelseler, savaşmak isteseler biz karşı çıkarız. Önce Antepliler karşı çıkar, siz bunu neden yapıyorsunuz? Vatanımızı korumayacak mıyız?
C.Ö: Halep’te benim vatanım. Ben Suriye’den Antep’e gitmişim. 60 yıl önce, dedelerim gitmiş. Suriye’den evliyim. Suriye’yi seviyorum.
Ö.Ö: Suriye’yi seviyorsun da, Suriye’yi cehenneme çevirdiniz, Cuma farkında mısın? Son iki yılda cehenneme döndü. İnsan sevdiğine böyle mi yapar?
C.Ö: Benim hedefim İslami bir devlet kurmaktı. Sadece benim için değil, din açısından öyle diye düşündük. Dini böyle anladık.
Ö.Ö: Buna bu ülke karar verir. İslam’da yaşamam istiyorsa, islamı tercih eder, başka bir sistemde yaşamak istiyorsa, ona kendisi karar veriri. Sen nasıl karar verirsin. Zorla islamı nasıl götürürsün.
C.Ö: Her insan hata yapar. Bende hata yaptım. Hatalarımı anladım. Yargılanacağım burada. Ne ceza verecekler bilmiyorum. Muhabbet de olur, İdam da olur, af da olur. Bilmiyorum. Daha mahkemeye çıkmadım.
Ö.Ö: Cuma, senin gibi Türkiye’den Suriye’ye cihad için gelmek isteyenlere bir mesajın var mı?
C.Ö: Gelmelerine gerek, evlerinde otursunlar yeter. Duyduğum kadarıyla Suriye’de yeteri kadar insan ölmüş. Yeteri kadar hastaneleri ve mezarları dolmuş, zaten. Bir halk şeriatı istemiyorsa, zorla vermek durumunda değilsin. İstemiyor. Halk isterse verirsin.
Ö.Ö: İnsanların kafasını keserek, öldürerek şeriat mı getirilir?
C.Ö: İşte dediğim gibi, biz İslam’ı yanlış öğrendik. Bizim de hatalarımız oluyor.
Ö.Ö: Din insan içindir, İnsan din için değil. Önce insanı yaratmış, adına Cihat ettiğiniz Allah, sonra din vermiş insanlara. Söylemek istediğin son mesajların var mı, Cuma.
C.Ö: Aileme selam söylüyorum. Onlara hakkımı helal ediyorum. Arkadaşlarıma da. Benim yolumdan gelmek isteyenlere mesajım gelmesinler. Evlerinde aileleri ile otursunlar. Bu en büyük cihad.
Devam edecek...
Ömer Ödemiş / Şam

 http://www.odatv.com/n.php?n=soru-insanlarin-kafasini-keserek-oldurerek-seriat-mi-getirilir-cevap-bizim-de-hatalarimiz-oluyor-0505141200

,

0 comments

Write Down Your Responses

Bizler; ABD ve AB’ Ülkelerinde eğitim gören, aynı zamanda ATATÜRK İlke ve İnkılaplarına bağlı, Ülkesini, Vatanını ve Milletini seven, Siyasi Parti olarakta CHP’ye yakın SOL eğilimli Türkiye’li Üniversite öğrencileriyiz. inceayarsiyaset.blogspot.com siz değerli arkadaşlarımızın faydalanması için açılmıştır. Amacımız; Türkiye’de izlenilen siyasetleri özellikle de İktidar partisinin yanlış siyasetlerini yakından takip edip mercek altına alarak siz değerli okuyucularımızla paylaşmaktır.

Powered by Blogger.