Edepsiz saldırının dokuz sonucu
Dünya Psikologlar Günü’ne denk gelen
Danıştay’ın 146. kuruluş yıl dönümü töreni, bol malzemeye sahipti.
Erdoğan’ın kendisini kaybederek kürsüde konuşan Türkiye Barolar Birliği
(TBB) Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’na “edepsiz” dediği anlar,
eminiz tıp biliminin ilgisini çekmiştir.
AKP’nin tarihine “edepsiz vaka” olarak geçecek bu olay, bize göre şu 9 sonucu doğurmuştur:
1) Başbakan açısından
Dinledikten sonra bir de okudum. TBB
Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun konuşmasında tek bir hakaret ya da
edep dışı söz yoktu.
Fakat Feyzioğlu’na önce laf atan, sonra
ayağa kalkıp had bildirmeye çalışan, olmayınca da etrafını toplayıp
salonu terk eden Erdoğan’ın davranışları baştan aşağı saygısızcaydı.
Erdoğan bu davranışıyla, kendisine yöneltilen eleştirileri haklı çıkarmış oldu.
2) Gazetecilik açısından
Metin Feyzioğlu’nun konuşmasında tek bir
hakaret ya da edep dışı söz olmadığı için ertesi gün gazete köşelerinde
kırk takla atmak zorunda kalan AK Medya kalemşorlarının, en sonunda
konuyu “söz değil ama davranış edepsizlikti” lafına bağlamaları,
mesleğimiz adına vahimdi.
Feyzioğlu’nun konuşmasında hakaret
bulamayan meslektaşlarımız, Erdoğan’ın salonu terk ettikten sonra AKP
kampında yaptığı ve 18 kanaldan canlı verilen konuşmasında bolca malzeme
bulabilirdi. Örneğin Erdoğan’ın Feyzioğlu için “Anayasa profesörüymüş.
Senden bir şey olmaz” demesi gibi.
3) Cumhurbaşkanı açısından
Devletin 1 numarasının Abdullah Gül
olmadığı, olamayacağı bir kez daha anlaşıldı. Yeri 3 numara olan
Erdoğan’ı “sakinleştiremeyen” hatta 3 numara kalkıp çıkınca peşi sıra
arkasında yürüyen bir cumhurbaşkanı, siyasi ömrünü tamamlamıştır.
Fakat daha önemlisi devletin en
tepesindekilerin düştükleri durumdur. Danıştay töreninde ortaya çıkan
tablo, Erdoğan Hükümeti’nin aslında yönetememesinin bir sonucudur.
Haziran Halk Hareketi ile birlikte iktidarı sarsılan Erdoğan, yönetme krizini 30 Mart sonuçlarına rağmen aşamamıştır!
4) Genelkurmay Başkanı açısından
Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’in
“Erdoğan’dan çok Erdoğancı” diye tanımlanabilecek tavrı, tutuklu
yakınlarında hayal kırıklığı yarattı.
Silah arkadaşlarının bir kumpasla hapiste
olmasını TSK’ye karşı bir “edepsizlik” olarak görmeyen ama
Feyzioğlu’nun konuşmasını Erdoğan’a karşı edepsizlik sayarak arkasından
onu takip eden Özel, gittikçe yalnızlaşmaktadır!
5) CHP açısından
Ana muhalefet partisi CHP de Feyzioğlu’na
yönelik saldırıda sınıfta kaldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk
Loğoğlu Baro Başkanı’nın sözlerini eleştirdi.
Daha da kötüsü, Loğoğlu, tıpkı AKP gibi
Feyzioğlu’nun saygısızlık ettiğini savunarak CHP’ye yapılan “yandaş
muhalefet” eleştirilerine haklılık kazandırdı.
Kim bilir, belki de CHP, Feyzioğlu’nu cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda rakip gördüğündendir...
6) Danıştay Başkanı açısından
Danıştay Başkanlığı’nın olaydan sonra bir
açıklama yayınlayarak Feyzioğlu’nu “konukları rahatsız etmekle”
suçlaması, Danıştay Başkanı’nın düğmesiz olan cübbesini Erdoğan’ın
karşısında elleriyle iliklemeye çalışmasıyla uyumlu olmuştur!
7) Siyaset Bilimi açısından
Kuşkusuz Erdoğan siyasetin sadece siyasi
partilerin işi olmadığını çok iyi bilmektedir. Ancak buna rağmen gün
geçtikçe, siyaseti “yasaklamaya” soyunmaktadır. Son olarak Metin
Feyzioğlu’na da “sen siyasi konuşamazsın” diyen Erdoğan, anlaşılmaktadır
ki, siyaseti sadece kendine hak görmektedir: Erdoğan’ı öven konuşmalar
serbesttir ama eleştiren konuşmalar siyasisidir ve yasaktır!
Erdoğan’ın sık sık tekrarladığı “cübbeni
çıkar öyle siyasi konuş” lafı, içerikten yoksundur. “Ben bu davanın
savcısıyım” diyerek doğrudan yargıya müdahale eden Erdoğan, Feyzioğlu’na
siyaseti yasaklamaya kalkabilecek en son insandır!
Kaldı ki, “yasama, yürütme, yargı”
sacayağına dayanan rejimlerde yargının en önemli görevi, zaten siyaseti
denetlemektir. Yargı, en başta siyasetin yasalara uygun iş yapıp
yapmadığını denetler.
8) Öcalan açısından
Erdoğan’ın Metin Feyzioğlu’nun
konuşmasına edepsizlik dediği saatlerde, Öcalan da Erdoğan’ın “tek
bayrak, tek devlet, tek millet” sözlerine “zırvalık” diyordu.
Öcalan’ın bu sözü Demokratik İslam
Kongresi’ne gönderdiği 6 sayfalık konuşmasındaydı ve konuşma metni
Adalet Bakanlığı tarafından HDP’ye teslim edildiği için hükümetin
bilgisindeydi.
Anlaşılan Baro Başkanı’na “posta koyan” Erdoğan, Öcalan’a karşı çaresizdi!
Artık konu Egemen Bağış’ın sahasındadır.
Zira Beyaz Saray Erdoğan’ı hedef alan beyzbol sopasını gösterdiğinde,
“bunda bir şey yok, Amerikalılar için beyzbol sopası tespih gibidir”
açıklamasıyla akılları felç edebilmiştir. Zırvalık kelimesine de mutlaka
AKP çevrelerini ferahlatan bir açıklama bulacaktır.
9) Rejim açısından
Bakanlara saat takan, İçişleri Bakanı’nı
kendisi kalkan yapan Reza Zarrab’ın “hayırsever işadamı”, Öcalan’ın
“barış elçisi” ilan edildiği bir rejimde, Metin Feyzioğlu’na “edepsiz”
denmesi normaldir!
Bu rejim, zaten bu yüzden yıkılmaktadır! Yıkılma işareti belirdikçe daha da öfkelenmekte, daha da saldırganlaşmaktadırlar!
0 comments
Write Down Your Responses