Türkiye'de silahlı eğitim aldık


Gazeteci Ömer Ödemiş’in Suriye’deki Şam Mezze Cezaevi’nde yaptığı röportajların ilk bölümünü dün yayınladık. (İLGİLİ HABER İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN)
Dün bir Türk vatandaşı Cuma Ödemiş’le yaptığı röportajı yayınladığımız Ödemiş’in, ikinci röportajı Cezayir asıllı Fransız vatandaşı cihatçı Amer El Khedoudo Djamal’le yaptı.
İşte o çarpıcı raöportaj:
51 yaşında. Fransa Marsilya’da yaşıyor. Cezayir asıllı. Bıyıksız sakalıyla tam bir Selefi görünümünde. Sıkılıkla yalan söylüyor. Köşeli konuşmuyor. Cihat için geldiğini söylüyor Suriye’ye. Suriye devletinin kadınları ve çocukları öldürdüğünü El Cezire ve El Arabiye televizyonlarından öğrendiğini ve Suriye’ye gelip cihat yapmaya karar verdiğini söylüyor.
Fransa’dan önce uçakla İstanbul’a, oradan da yanlışlıkla Antalya’ya gittiğini ve sonrasında da kara yolu ile Antakya’ya geldiğini ve terminalin karşısında ki otelde bir gece kaldığını söylüyor. Antakya terminalinin karşısında otel olmadığımı söylediğim de kısa bir süre sessizlikten sonra yakın bir yerindeydi diyerek, geçiştiriyor. Yayladağı’nda bir kampta 2,5 ay kaldığını bu sürede yakın bir dağda av tüfekleri ile eğitim yaptıklarını, eğitim sırasında diğer silahları kullanmadıklarını anlatıyor. Hangi kamp sorusuna bilmiyorum diye yanıt veriyor. İsimlere uzak duruyor, hep kod isimler veriyor. Mesleğini bile doğru düzgün söylemiyor. Arapçası Cezayir Arapçasından çok sonradan eğitimle alınmış ‘Fusha’ (Kuran Arapçası) Arapçaya benziyor.

Söyledikleri konusunda ikna etme derdi taşımıyor gibi. Fransız vatandaşı olmasına güveniyor. Suriye’ye giriş yaptıktan kısa bir süre sonra katıldığı gruptan ayrıldığını ve Türkiye’ye yeniden dönmeye çalışırken yakalandığını söylüyor. Hiçbir saldırı eylemine katılmadığını, dağda öylece dolaştıklarını söyleyerek, eylemsiz olduğunu göstermeye ve cezadan kurtulmaya çalışıyor. Bir El Kaideciden çok gizli servis elemanı izlenimi veriyor. Her soruyu akıllıca atlatmaya çalışıyor. Hatta kimi zaman daha önce ifadesinde açıkladığı şeyleri bile es geçince, askerler tarafından uyarılıyor. Unuttuğunu söylüyor her şeyi…
ANTAKYA YAYLADAĞ'DA SURİYELİLER İLE TANIŞTIM
Ömer ödemiş: Hangi ülkenin vatandaşısınız? Suriye’ye ne için geldiniz?
Khedoud: Fransız vatandaşıyım, 12 yıldır Marsilya’da ikamet ediyorum. Cezayir ve Fransız vatandaşıyım. Aslım Cezayirli. 21.03.2011 tarihinde Suriye’ye giriş yaptım. Önce Türkiye’ye geldim. Antakya Yayladağı’ndaki kampta Suriyeliler ile tanıştım. Hangi kamp olduğunu bilmiyorum ama Yayladağı’nda idi. Bu kampta 2 gün kaldım sonra karayolu ile, yürüyerek Suriye’ye geçtim. Yaklaşık 15 kişiden oluşmuş bir grupla birlikte geçtim.
Ö.Ö: Kimlerdi bu kişiler, isimlerini biliyor musun?
Khedoud: Ben birlikte kaldığım bazı kişilerin isimlerini biliyorum. Başka cemaatlerle ilişkim yoktu. Suriye’ye çıkmadan 2 gün önce yaklaşık 9 kişiden oluşan bir bölük bize yetişti. O kişilerin kim olduğunu bilmiyorum. Sadece toplandık. Birlikte sınırı geçtik.
Ö.Ö: Sınırı geçirenler, Suriyeli miydi yoksa Türk müydü?
Khedoud: Hepsi Suriyeliydi. Türk yoktu, Türkçe konuşmuyorlardı.
Ö.Ö: Peki hangi örgüt ilişkisinde geldin Suriye’ye.
Khedoud: Ben katıldığım grubun El kaide örgütü olduğunu bilmiyordum, ta ki hapishaneye düşene kadar. Bunu yeni öğrendim.

TÜRKİYE'DE TAKTİK EĞİTİM ALDIK

Ö.Ö: Peki Fransa’da mı ilişkiye geçtin onlarla.
Khedoud: Ben Fransa’da İslam adına üzülüyordum. Tanrının yolunda her şeyi beraber yaptığımız insanlar vardı. Ben Fransa’da iken bu davet geldi bana. Suriye’de olanlar daha önce Cezayir’de de olmuştu. Bende kendi kendime yediremiyordum. Benin bunu yapacağım, cihatçı olacağım aklıma gelmezdi ama ben Suriyelileri Cezayirlilerin kardeşi gibi görüyordum. Aralarında bir ayırım yoktu. Tam olarak ben Suriyelileri savunmaya gelmiştim. Ben düşünmemiştim, burada cihat için savaş açtıklarını. Ben televizyonlarda gördüklerimden etkilenerek buraya Suriyelileri savunmaya gelmiştim.
Ö.Ö: Suriye kimle savaşıyordu ki halkı savunmaya geldiniz? Suriye rejimine karşı mı savaşmaya geldiniz?
Khedoud: Önce ben şunu gördüm televizyonlarda, Şebbihalar Sünnileri öldürüyordu. Ben bunları dinledikten sonra tanrı uğruna cihat etmek için gelmiştim. Mazlum Suriyelileri kurtarmak için gelmiştim. Suriyeliler olmasa bile ben bu zulmün karşısında durmaya gelmiştim. Burada islamı devlet kurmak için geldim. Hak yolunda her zalimin karşısında durmalıydım diye düşündüm. Ben Suriye’ye geldiğimde 15 güne yakın cemaatle kadım.
Ö.Ö: Hangi cemaatle kaldın?
Khedoud: Vallahi adını bilmiyorum. Haffe bölgesinde kaldım. Sünnilerin askerler ve Şebbihalar tarafından öldürüldüğünü zannediyordum. Yayladağı’nın sol tarafında kalan kampta kaldım. Arkasında dağlar vardı. Girişinde bir tek nöbetçi vardı ama Türk polisi yoktu. BENİ Suriyeli olarak tanıttılar, çünkü Cezayirlilerin kampa girmesi yasaktı.
Ö.Ö: Peki kampta silah var mıydı?
Khedoud: Yoktu, Türkiye silah bulundurmayı yasakladı dediler. 12 yıl hapis cezası var dediler. Ama av tüfeklerine benzer tüfeklere izin veriliyordu. O silahlarla dağa gidip eğitim alıyorduk. O dağın tepelerine çıkıp Suriye’yi izliyorduk. Türk köyleri vardı yakınlarda. Koşu yapıyorduk, taktik eğitim alıyorduk. Suriye sınırını geçtikten sonra silah verdiler. Hepimiz silahlandık. Eğitim verenler Arapça konuşuyorlardı bazen de ‘Fusha’ Arapça konuşuyorlardı.

DAĞLARDA SAKLANDIK
Ö.Ö: Suriye’ye nereden geçtin?
Khedoud: Naşrin köyünden. Ben adını böyle biliyorum. Buraya kadar arabayla geldik. 5-6 km sonra arabalardan inip yürüyerek sınırı geçtik. Sınırı geçer geçmez Abu Ahmed isimli birisi bize silahları verdi. Bizlerden sorumlu olan kişiydi. Ancak grubun bayrağı yoktu, adını bilmiyorum. Yalnızca kendilerine Selefiler diyorlardı. Birlikte namaz kılardık. 15 kişi kadardık. Ağır silahlarda vardı. İki kişi tarafından taşınıyordu. Haffe bölgesine sızdık. Benden başka yabancı yoktu, hepsi Suriyeliydi. Abu Ahmet Özgür Suriye Ordusu ile telefonla sürekli haberleşiyordu.
Ö.Ö: Nereye gittiniz oradan.
Khedoud: Boş bir eve gittik. Bu evde bir hafta kaldık. Sonrasında aynı köydeki bir caminin içine geçtik. Orada da birkaç gün kaldık. Burada daha kaldık. Her gün Suriye ordusuna ait uçak uçuyordu, biz kaçıp dağlara saklanıyorduk. Sonra silahlı bir şekilde başka bir köye geçtik. Yanımıza değişik gruplar gelip gidiyordu.
Ö.Ö: Hiç saldırı eylemi yapmadınız mı, hep böyle dolaştınız mı?
Khedoud: Bu grupta geçirdiğim 15 günden sonra benim vicdanım rahatsız olmaya başladı. Normal olmayan şeyleri görmeye başladım. Benim evlerde bırakıp, başka yerlere gidip gelmeye başladılar. Akşam çıkıp sabah geliyorlardı beni evde yalnız bırakıyorlardı. Ben bu durumda benim bu insanlar arasında yerim yok diye düşündüm ve silahı geri verip dönme kararı aldım. Bu 15 günlük sürede ne asker gördüm nede Şebbihaları gördüm. Sadece Özgür Suriye Ordusunun silahlı hareketlerini gördüm. Dönmek için yola çıktığımda beni yakaladılar. Halep yolunda yakalandım. Ben ne orada işlenen cinayetleri gördüm, ne çocukların öldürüldüğünü gördüm nede kadınlara tecavüz edildiğini gördüm.

TELEVİZYONDA İZLEDİĞİM CİHADI HİÇBİR YERDE GÖRMEDİM
Ö.Ö: Cihat yapmadan vazgeçtin yani.
Khedoud: 15 günden sonra vazgeçtim. Benim buraya geliş sebebimle ilişkili hiç bir şey görmedim. Benim düşündüğüm gibi bir şey olmadı. Televizyonlarda izlediğim cihadı hiçbir zaman görmedim.
Ö.Ö: Suriye ordusu ve halkı değişik din ve mezheplerden oluşuyor. Neden Sünnileri katletsin? Kendi halkını nasıl katletsin?
Khedoud: Söylediğim gibi Cezire televizyonundan izliyordum ben olanları. Çok acı çekiyordum.
Ö.Ö: Peki boğaz keserek insanları katledenleri hiç görmedin mi, duymadın mı? Alevi kadınların, çocukların, askerlerin boğazını kestiklerini gittiğin yerlerde hiç görmedin mi?
Khedoud: Yok görmedim. Vallahi görmedim. Ben bunları benim bölükte görseydim, ben onların hepsini öldürürdüm.
Ö.Ö: Geldiğin için pişman mısın?
Khedoud: Ben burada cihat edilecek bir şey görmedim. Maalesef ben dinimi burada kullanamadım. Suriye’nin yangınını söndürecek bir araç olamadım. Suriye devleti, İsrail’in Filistinlilere yaptığı gibi yapsaydı, ben yine buraya cihada gelirdim.
Ö.Ö: Suriye’de öldürülenler Müslüman değil mi, Suriye askeri Müslüman değil mi, kafası kesilen Aleviler Müslüman değil mi?
Khedoud: Hepsi Müslüman. Bu cinayetleri işleyenler Müslüman değildir. Ölen çocukların hepsi Müslüman. Ben terörist değilim, mücahidim.
Ö.Ö: Ben Filistin’e gittim, Filistin halkının yanında tavır aldım. Sen neden Filistin’e gitmedin de Suriye’ye cihat etmeye geldin?
Khedoud: Her şeyin zamanı var. Filistin’de cihad her Müslümana açık değildir. Zakkavi ve Ladin neden Afganistan’a gittiler de Filistin’e gitmediler? Her şeyi ben zamanında yapmayı isterim.

Ö.Ö: Kendin gibi Suriye’ye Avrupa’dan ve başka ülkelerden cihada gelecek olanlara söylemek istediğin bir şeyler var mı, bir mesaj vermek ister misin?
Khedoud: Ben söylemek isterim ki, cihada gelmeyi düşünenler, akıllı dini iyi öğrensinler. Eski Müslümanların nasıl cihada gittiklerini, hak yoluna gittiklerini öğrensinler. Ben bu gün yapılanı cihat olarak kastetmiyorum. Ama zulmün olduğu yerde, cihat yapmak lazım. Suriye’ye İsrail saldırsa ben Suriye’nin yanında savaşmaya hazırım. Çünkü burası Müslüman topraklarıdır ve halkın çoğu Müslümandır. Ben cihada davet etmem, sadece islama davet ederim.
Devam edecek...
Ömer Ödemiş

 http://www.odatv.com/n.php?n=suriye-cezaevinde-cihatcilarla-roportaj-0605141200

, , ,

0 comments

Write Down Your Responses

Bizler; ABD ve AB’ Ülkelerinde eğitim gören, aynı zamanda ATATÜRK İlke ve İnkılaplarına bağlı, Ülkesini, Vatanını ve Milletini seven, Siyasi Parti olarakta CHP’ye yakın SOL eğilimli Türkiye’li Üniversite öğrencileriyiz. inceayarsiyaset.blogspot.com siz değerli arkadaşlarımızın faydalanması için açılmıştır. Amacımız; Türkiye’de izlenilen siyasetleri özellikle de İktidar partisinin yanlış siyasetlerini yakından takip edip mercek altına alarak siz değerli okuyucularımızla paylaşmaktır.

Powered by Blogger.