Erdoğan AKP'deki cemaatçileri susturuyor
İdris Bal...
Polis akademisi kökenli, Cemaat’e
yakın bir AKP milletvekili.
PKK ile mücadelede cemaatlerin
desteğinin alınmasını, din eksenli bir mücadele verilmesini savunmuştu.
Hazırladığı Gezi raporunda
“Başbakan Erdoğan’ın yanlış yönlendirildiğini” belirtmişti.
Son olarak, dershanelerin
kapatılmasına karşı çıkışlar yapıyor.
Hal böyle olunca, AKP – Cemaat
kavgasından o da nasibini alıyor.
Kendi partisinin kurmay kadrosu
tarafından ambargoya uğratılıyor.
Zira kendisi de açıkladı: “Medya
kuruluşlarını benimle ilgili uyardılar”
Konuyla ilgili Taraf’ta
yayınlanan haberi okuyalım:
AKP Kütahya Milletvekili İdris
Bal, “10 yıldır haftada iki-üç defa televizyonlara çıkarken, iki-üç ay içinde
bıçak gibi kesildi. Bu hususta talimat olduğunu duydum. Kırıldım, üzüldüm”
dedi. Taraf gazetesinden Hüseyin Özkaya, dün, AKP’li bir genel başkan
yardımcısının, çeşitli basın yayın kuruluşlarını arayarak, partili bazı
milletvekillerinin itiraz ve eleştirilerine yer verilmemesini istediğini ve bu
isimlerin başında da, İdris Bal ile İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay’ın
olduğunu duyurmuştu. Taraf’ın haberi, AKP kulislerinde adeta şok etkisi
yaratırken, İdris Bal, “Haberiniz, malûmun ilanıdır. Demokrat hiç kimse, böyle
bir uygulamayı tasvip etmez. Bu uygulamadan dolayı kırgınım. Hatta benim
uluslararası programlarıma da müdahale edildi” dedi.
GEZİ’DEN BU YANA
Bal, konuya ilişkin şu çarpıcı
açıklamalarda bulundu: “Gezi’den bu yana, böyle bir uygulama olduğunu
biliyorum. Ama bunu çıkıp da açıklamadım. İçinde bulunduğum partiyle alakalı
böyle bir şey yapmanın doğru olmadığını düşündüm. Madem sizin tarafınızdan
biliniyor, şunu açıkça söyleyebilirim: Ben, 13 yıldır medyayla bağı olan,
arkadaşları olan bir insanım. Ortalama haftada iki-üç defa farklı medya
kuruluşlarında mülakat veren, görüşümü paylaşan biriyim. Ama çözüm süreci ve
Gezi ile alakalı kanaatlerimizi paylaştıktan sonra, ki ben o kanaatlerin
demokrat bir insanın söylemesi gereken kanaatler olduğunu düşünüyorum, bizde
partiler kurumsallaşmadığı, hazım kapasiteleri ve tahammül gücü olmadığı için
bu yanlış algılandı. Neden İngiltere’de parlamenter sistem çalışıyor da,
Türkiye’de çalışmıyor? Çünkü partiler kurumsallaşmalı, tahammül ve hazım
kapasitesi artmalı, partiler kişi değil kurum, idealler, prensip üzerine
kurulmalı.
Bu çerçevede bakıldığında,
arkadaşların müdahale ettiklerini düşündüm. Medyada birçok dostum var. Bazıları
sağolsun, kulağıma fısıldadı. Bizzat, bu hususta talimat olduğunu duydum.
Uluslararası programlarıma da müdahale edildi. İngiltere’de bir konferansa
gidecektim, organizatör arandı ve gitmemem için baskı yapıldı. Organizatör
bana, ‘Üst düzeyde baskı geldi, çok üzgünüm’ dedi. Demokratik bir vizyonu olan,
halkla devleti barıştırma çabasında olan bir yapıya bunları yakıştıramıyorum.”
MEDYA ÖZGÜR OLMALI
İdris Bal, sözlerine şöyle devam
etti: “Bu partiye katkı vermek için geldim, sadece sorgulamadan oy kullanmak
için gelmedim. Böyle bir şeyin olması hakikaten beni üzdü. Böyle bir şeye
ihtimal bile vermezdim. Ben, demokratikleştirici, sorunları çözücü, dış
siyasette barış diyen, radikal olmayan bir AK Parti’ye dahil oldum. Demokrasi
bir taraftan çoğulcu partidir, serbest seçimlerdir ama aynı zamanda ifade
hürriyetidir, düşünce hürriyetidir, medyada hürriyettir, sansürsüz medyadır,
kontrol edilmeyen medyadır, bağımsız-tarafsız yargıdır. Medya geçmişte çok
sıkıntılıydı. Ama bugün de tersine bir eğilimle, bu tür talimatlar doğru
değildir. Orta yolu bulmalıyız. Ne geçmişteki gibi olmalı, ne de kendi
arkadaşlarımıza yönelik talimatlar verilmeli.”
TABANIN SESİ
Bal ayrıca, “Ben, kendi
birikimimle; çözüm süreciyle, Gezi’yle, dershanelerle ilgili bir şeyler
söyledim. Bu tamamen tabanın sesi anlamında. Ben, bana yakışanı yaptım,
yapıyorum. Ama yanlış algılayanlar varsa, onlar kendi vizyonlarını, siyaset ve
demokrasi anlayışlarını sorgulamalıdırlar” dedi.
0 comments
Write Down Your Responses