Uludere’de ABD istihbaratı verdi,TSK 'vur' dedi
Uludere olayından kısa bir süre önce tutuklanan dönemin
Diyarbakır 2'nci Hava Kuvvet Komutan Yardımcısı Karataş'a göre; bombalamada ilk
istihbarat bilgileri ABD İHA'sı Predatör'den alındı
Diyarbakır 2'nci Hava Kuvvet Komutan Yardımcısı olarak görev
yaptığı sırada Balyoz davası kapsamında Ekim 2011'de cezaevine giren emekli
Tümgeneral Beyazıt Karataş Aydınlık'a yolladığı mektubunun bir bölümünü Uludere
olayına ayırdı. Karataş, tutuklanmasından yaklaşık 2,5 ay sonra 34 köylümüzün
ölümüyle sonuçlanan bombalamada ilk istihbarat bilgilerinin Kuzey Irak'ta uçan
ABD'nin İnsansız Hava Aracı(İHA) olan Predatör'den alındığını kaydetti.
Karataş, Uludere olayına ilişkin şu bilgileri verdi:
'MİT'ten istihbarat
geldiği duyumu kuvvetli'
"28 Aralık
2011 tarihinde Uludere'de ilk İHA görüntüleri önce Kuzey Irak'ta ABD İHA'sı
Predatör'den alınmıştır. Daha sonra bölgeye Türk İHA'sı Gözcü sevk edilmiş ve
görevi Predatör'den devir almıştır.
MİT tarafından yalanlanmakla beraber, basında çıkan
haberlerden Uludere ile MİT'ten önemli olduğu değerlendirilen istihbarat
bilgilerinin yayımlandığı duyumu kuvvetlidir.
'Uçakların
kullanılması emri Genelkurmay'dan'
Genel olarak İHA görüntüleri, diğer istihbarat kaynaklarından
gelen bilgilerle birlikte başta Genelkurmay Karargahı'nda İstihbarat ve Harekat
personeli olmak üzere diğer ilgili birliklerde görevli personel tarafından da
değerlendirilmektedir.
İHA görüntüleri ve diğer istihbarat bilgileri dikkate
alınarak hedef seçilmesi ve Hava Kuvvetleri uçaklarının kullanılması ihtiyacı
ortaya çıkarsa, Genelkurmay İstihbarat ve Harekat Başkanlığı temsilcileri
tarafından önce Genelkurmay Başkanı'na da çıkılır bilgi verilir ve emri alınır.
Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda bu faaliyetler
yürütülürken diğer karargahlarda ve görev verilebilecek birliklerde de
hazırlıklar paralel olarak sürdürülür ve Genelkurmay Başkanlığı'nın emri
beklenir.
TBMM tarafından hükümete verilen TSK'nın sınır dışı
kullanılması yetkisi Hükümet tarafından Genelkurmay Başkanlığı'na devir
edilmiştir. İç Güvenlik Harekatı'nda Hava Kuvvetleri'nin sınır içi ve sınır
dışı kullanılması yetkisi Genelkurmay Başkanlığı'ndadır.
'Sınır dışı
harekatta Başbakan ve Cumhurbaşkanı'na bilgi verilir'
Genelkurmay yetkilileri tarafından sınır dışı İç Güvenlik
Harekatı yapılacaksa; Başbakan'a bilgi vermek üzere Başbakanlık Müsteşarına,
ayrıca bilgi için Cumhurbaşkanı'na bildirilmek üzere yaverine bildirilir. Bu
uygulama usullerinde bildirim yerleri yapılan koordinasyona göre zaman zaman
değiştirilebilir.
Uludere olayında; mevcut istihbarat bilgileri ile önce
Predatör daha sonra Gözcü görüntülerinin kıymetlendirilmesi sonucu Hava
Kuvvetleri uçaklarının kullanılmasına karar verilmiş ve Genelkurmay
Başkanlığı'nın Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na emri ile Diyarbakır'da konuşlu
gece görüş imkan ve kabiliyetine sahip F-16'lar kalkmış ve kendilerine verilen
görevi icra etmişlerdir."
Aydınlık'ın haberi birçok kaynaktan doğrulandı
Aydınlık, 5 Ocak 2012 tarihli "İstihbarat predatörden"
manşetiyle, Uludere olayında ilk istihbaratın ABD'nin İncirlik Üssü'nden kalkan
predatörden verildiğini yazmıştı. Amerikan Wall Street Journal gazetesi de 15
Mayıs 2012 tarihli haberinde, istihbaratın predatörler tarafından verildikten
sonra, operasyon kararının Türk yetkililerce alındığını vurgulamıştı.
"Kaçakçı
grubun içinde teröristlerin olduğu bilgisi bulunduğu" belirtilen TBMM
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki Uludere Alt Komisyonu
raporunda, söz konusu istihbaratın İHA'larla sağlanamayacağı belirtilerek,
bombalamadan 1 saat on beş dakika önce ABD Predatörü'nün bölgede istihbarat
topladığı kaydedilmişti.
'TSK'ya karşı
operasyonlar NATO'nun yeni konseptiyle başladı'
Emekli Tümgeneral Karataş, mektubunda Türkiye ve TSK'ya
karşı yürütülen operasyonların amaçlarına da değinerek, şunları sıraladı:
- Türk Devriminin
ve Cumhuriyet değerlerinin yok edilerek ulus devlet direncinin kırılması,
- Demokratik, laik
ve sosyal bir hukuk devleti yerine bir İslam devletinin kurulması,
- Bunların
sonucunda ülkenin parçalanmasıdır.
- Türkiye'nin
parçalanmasına kadar gidecek süreç içerisinde TSK'ya karşı yürütülen iç ve dış
destekli saldırıların;
- Terörist başının
15 Şubat 1999 tarihinde Kenya'nın başkenti Nairobi'de bulunan Yunanistan
Büyükelçiliğinde saklanırken yakalandığı ve 16 Şubat 1999 tarihinde Türkiye'ye
teslimi ile başladığı,
- 01 Mart 2003
tarihinde Irak Tezkeresinin TBMM'de reddedilmesi ile hızlandığı,
- ABD'nin Irak'ı
işgali ile devam ettiği,
- 04 Temmuz 2003
tarihinde Süleymaniye'de bulunan Türk Özel Kuvvetleri personelinin ABD
askerleri tarafından tutuklanması ile düğmeye basıldığı,
- ABD Başkanı
Bush'un BOP'u açıklaması,
- ABD Dışişleri
Bakanı Rice'ın siyasi haritaların değişeceğini belirten beyanı,
- BOP Eş
Başkanlarının belirlenmesi,
- Arap Baharı veya
Arap İsyanları'nın başlaması ile bu sürecin devam ettiği şeklindedir.
Benim şahsi düşüncem;
- Atatürk
Cumhuriyeti'ne, gerçek Türk aydınlarına ve TSK'ya karşı yürütülen
operasyonların terörist başının yakalanması veya 01 Mart 2003 tarihli Irak
Tezkeresinin reddedilmesi ile değil, 1990 yılında 'Soğuk Savaş'ın sona ermesi
ABD ve NATO'nun yeni konseptlerini açıklaması ile başladığı şeklindedir.
- 1991 yılında ABD
önderliğindeki Koalisyon Güçleri'nin Irak'a karşı başlatılan harekâta Türkiye'nin
katılımı konusunda dönemin Cumhurbaşkanı ile ters düşerek istifa eden
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necip Torumtay'ın onurlu duruşunun, ABD'nin
TSK'ya karşı 'düşmanca yaklaşımında' önemli bir yer tuttuğu
unutulmamalıdır."
'Çelik kanatlı
kahraman kartallar bir adım öne çıksın'
Emekli Tümgeneral Beyazıt Karataş Aydınlık'a yolladığı
mektubunu Silivri'den bir çağrıyla bitirdi. Dava ve silah arkadaşlarına
seslenen Karataş, şunları kaydetti:
"Hapiste
olmanın verdiği psikolojik durum ile konuşuyorlar, mektup yazıyorlar, bu
nedenle tepki gösteriyorlar diye ülkenin geldiği ve gideceği durumu
anlamayanlara ve yeni bir sayfa açıp kaçıp kurtulmayı düşünenlere bu kez ben
soruyorum 'Ben Mustafa Kemal'in Askeriyim', 'Sen Kimin Askerisin?'
Atom bombası etkisi
(...) Balyoz
Davasında yargılanan general, amiral, subay, astsubay ve sivilin aynı anda
şehit edilmesi topyekûn bir savaşta bile mümkün değildir. ...40 adet 10
Kilotonluk (KT) atom bombasının aynı anda atılması gerekmektedir. ...Karada,
havada, denizde, denizaltında ve yurtdışında görevde olanlar ise nükleer bulut
onlara geldiğinde şehit olacaklardır.
Evet, sadece 'Balyoz Tertibi' ile aynı anda Türkiye üzerine
yaklaşık 40 adet 10 Kilotonluk 400.000 ton TNT etkisine eşit atom bombası
atılmıştır. Hasar büyüktür. 'Kartalın Kanatları Kırılmıştır'. Radyasyon
etkisini uzun yıllar sürdürecektir. Erken doğanlar, erken yaşta ölenler, sakat
doğumlar artacaktır. Hava Kuvvetleri'nde 1990'lı yıllarda başlayan erken
ayrılma sürecinin ve ayrılan pilot sayısının artmasının sözde davalardan sonra
hız kazanmasının nedenleri 'Radyasyon Etkisi'dir.
Hava Kuvvetleri'nde görev yapan general, subay, astsubay,
sivil memur, uzman çavuş, er ve erbaşı ile uçanı ve uçuranı; vatansever, cesur,
kahraman, fedakâr ve göklerin çelik kanatlı kartallarıdır. O halde kendilerine
Silivri'den seslenmek istiyorum: Çelik Kanatlı Kahraman Kartallar Bir Adım Öne
Çıksın." BİTTİ
Gamze Çınlar
0 comments
Write Down Your Responses