RTE'nin baş edemediği çelişkiler
Bu köşeyi okuyanlar bilir.
Israrla yazıyorum. RTE’nin artık sadece ve sadece bir tek siyasi hedefi var:
‘2014 Ağustosu’nda yapılacak ve ilk kez cumhurbaşkanını milletin doğrudan seçeceği
seçimle cumhurbaşkanı olmak!
Oysa; Gezi Direnişi’nden sonra,
11 yıllık iktidarın ardından, RTE ilk kez iktidarını sallantıda görmeye
başladı.
Artık biliyor ki: ABD’ye rağmen
cumhurbaşkanı adayı olamaz! Ancak; Suriye’de sus-pus olmak, Irak’ta aynı anda
hem Maliki, hem Barzani ile dengeli ilişkiler kurmak, Putin’in ayağına gidip
özür dilemek, kısacası son bir yıldır yürüttüğü dış politikayı toptan inkar
etmek, ABD’nin gönlünü almak için yeterli değil.
Hala en büyük avantajı CHP’nin
ABD’nin güvenini bir türlü kazanamamış olduğunu bilmektir (Kılıçdaroğlu’nun ABD
gezisi bu açıdan çok kritiktir).
***
1) ABD’nin, RTE’nin çark ettiği dış politika kulvarı dışında,
Türkiye’den başka bir talebi daha var:
‘Türkiye Kürtleri’nin gönlünü
almak!
İşte bu noktada, RTE’nin birinci
yaman çelişkisi başlıyor:
Kürtlerin gönlünü almak için
PKK-BDP’ye vereceği bazı ‘tavizler’, ‘Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde Milliyetçi
Türklerin oylarını kaybetmesine neden olabilir.
Zira, Milliyetçi Türklerin oy
potansyeli PKK sempatizanı Kürtlerin oy potansyelinden kat be kat fazla!
***
2) RTE’nin ikinci yaman çelişkisi; Ortadoğu’da Kürtleri bir
araya toplama misyonu dışında, uluslararası arenada artık misyonsuz/işlevsiz
kalmasıdır. Müslüman Kardeşleri ‘ehlileştirerek’ Siyasi - (Sünni) İslam’ı
denetim altına alma projesi, Tunus ve Libya’dan sonra, Mısır’da Mursi’nin
askeri darbe ile devrilmesi ile kesin hüsrana uğramıştır. RTE Mısır’da
askerlere çatarken, Mursi’nin manevi şahsında esas darbenin kendisini vurduğunu
düşünmektedir.
Bunun dışında...
Hafta sonunda Cenevre’de P5+1’in
İran ile anlaşarak, İran’ı nükleer silah üretmekten vaz geçirmesi (İsrail
inanmıyor) Ortadoğu barışının hayrınadır. Ayrıca, İran’a uygulanan ambargonun
hafifletilmesi Türkiye-İran ticari ilişkilerine olumlu katkıda bulunacaktır.
Ancak bu gelişme, RTE’nin Ortadoğu’da işlevsiz kalmasına ek bir darbe
vuracaktır. İran Batı’ya yeniden entegre olursa, Türkiye’nin İran’ı baskılama
(to contain) görevi de sona erecektir. ‘Nükleer silahsız’ İran, Ortadoğu’da
Türkiye için ‘Nükleer silah geliştiren’ İran’dan çok daha tehlikeli bir
rakiptir.
***
3) 11 yıllık tartışılmaz liderlik koltuğunun sarsılması, RTE’nin
zihinsel çelişkilerini de kat be kat artırmıştır.
Nedeni ne olursa olsun; RTE
kendisi ile sürekli çelişmektedir. Bu durum da, zaten Batı’da çok düşük olan
güvenilirlik notunun iyice düşmesine neden olmaktadır.
i) ABD ile arayı bulmaya çalışan
RTE’nin; ABD’nin olurunu almış Mısır’daki askeri yönetime, büyükelçimizin
kovulmasına neden olacak seviyede ısrarla saldırması, Suriye’deki Kürtleri
(PYD) sırf Esad ile iyi ilişkiler geliştirdiği için ‘yok sayması…
ii) Barzani’yi pohpohlamak uğruna
PKK-BDP ile arayı bozması (bakalım BDP’yi, sadece AKP ile birlikte yeni Anayasa
yapmak için nasıl ikna edecek?)…
iii) ‘Öğrenci evleri’, ‘3 çocuk’
vb. gibi ısrarla sürdürdüğü özel hayata karışma gayretleri ile Türkiye’de laik
kesimi, dışarıda tüm Batı’yı kendisi hakkında daha derin şüphelere sürüklemesi…
iv) ‘Tek adam’ şovları ile,
hakkındaki diktatör suçlamasını pekiştirmesi…
v) ABD tarafından, Putin’in
gönlünü almak ve Cenevre-2 konferansına nihayet rıza gösterdiğini kendisine
bildirmek üzere yaptığı Moskova ziyaretinde, aniden Şanghay 5’lisine üye olma
arzusunu bir kez daha dile getirmesi (Putin ne diyeceğini bilemedi)…
vi) Seçimlerin peş peşe geleceği
bir dönemde dershaneler bahanesi üzerinden Cemaat’i yekten karşısına alması
(AKP’liler ne derse desin; ben Cemaat’in AKP oylarının yüzde 10-15’ini
yönlendirebileceğini düşünüyorum), AKP içinde bazı milletvekillerinin Cemaat
lehine hareket edebileceğini hesaba katmaması vb. türü çelişkilerin katiyen
hesap edilmemiş çıkışlar olduğunu, bir sürü AKP’li hatta RTE’ci siyasetçiyi de
çok rahatsız ettiğini düşünüyorum.
***
RTE’yi; ‘Haziran’dan beri büyük
darbe yiyen ve artık otoritesi boşa düşen ‘mutlak tek adam’ psikozu, zihin
yapısının artık denetlenemez dürtüleri ve belki de bazı sağlık durumları
muazzam bir çelişkiye itiyor ve cumhurbaşkanlığı hedefinde zaten hep birlikte
yerine getirilmesi çok zor edimlerini iyice çıkmaz sokağa sokuyor.
***
Kişinin en zayıf anı, kendisine
yenilmezlik atfetmeye başladığı andır!
0 comments
Write Down Your Responses