‘Bunun adı dinci diktatörlüktür’
Başbakan Erdoğan'ın 'kızlı erkekli evlere denetleme' açıklamalarına en sert tepki akademisyenlerden geldi
Deniz AYHAN-Onur Can KANKAL Başbakan Erdoğan’ın ‘Kız ve erkeklerin aynı evlerde kaldığı ihbarlarını bir kenara atamayız. Valiliklerimizle, emniyet teşkilatımızla bu tür ihbarları değerlendirip, üzerine gidiyoruz’ açıklaması yaparak, kız-erkek öğrencilerin evlerinin denetleneceğini işaret etmesine akademisyenlerden ve siyasetçilerden büyük tepki geldi. Erdoğan’ın söylemlerinin hukuki bir tarafı olmadığını vurgulayan eğitimcilerin açıklamaları şöyle: “BUNUN ADI DİNCİ DİKTATÖRLÜKTÜR” CHP İstanbul Milletvekili, İstanbul Üniversitesi Eski Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nur Serter, Türban ile aralanan kapıdan dinci dikta girmiştir. Ve özel yaşamın her alanına saldırı düzenlemektedir. Aklı, cinselliğe odaklı; kız-erkek arkadaşlığını fuhuş kabul eden bu ilkel ahlak anlayışı Türkiye’nin bir din devletine dönüştürülmek istenmesinin kanıtıdır. Kız ve erkek arkadaşlığını, cinselliğin dışında düşünemeyen ve günah kabul eden; hatta neredeyse zina sayan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Evlere saldırı düzenlemek, bunu planlamak hiçbir biçimde Başbakan’ın dün kendisinin ifade ettiği muhafazakar demokratlıkla bağdaştırılamaz. Bunun adı dinci diktatörlüktür. Böyle bir yetki kendilerine hiçbir yasa ile de verilmemiştir. “ÖĞRENCİLER DALGA GEÇİYOR” Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Dekanı Prof. Dr. Yalçın Karatepe: Atatürk, Cumhuriyeti inançla ve kararlılıkla gençliğe emanet etti. Başbakan; gençlere önce ‘çapulcu’ dedi. Şimdi de öğrenci evini işaret ederek resmen ahlaksızlıkla suçlamakta. Ben ömrünü gençler arasında geçiren birisi olarak gençlere bakınca aydınlık geleceği, çağdaşlığı ve en önemlisi ahlakı görüyorum. Bu gençlerin hocası olarak Sayın Başbakan’ın bu sözleriden, bu tavrından en sadece ifade ile utanıyorum. Bir de bu konuya iki açıdan yaklaşmak lazım. Bunlardan bir tanesi Başbakan’ın kendisinin de dillendirdiği “gündemi ben belirlerim, herkes benim istediğimi konuşur.” Dış politika konusunda, ekonomi konusunda çuvalladık. Bu tür gündem konuları dururken, hukuki sonuç doğurması mümkün olmayan bir konuda Türkiye’nin gündemini belirleyip asıl konuların dışındaki konuları tartıştırıyor. İkincisi kutuplaşma üzerinden siyaset yapan bir tarzı var Erdoğan’ın. Biz ve ötekiler; Erdoğan gruplaşma, kutuplaşma üzerinden siyaset yapıyor. Hukuken asla denetlenmesi mümkün değil, Bir eve mahkeme kararı olmadan ne polis gönderebilirsiniz ne başka bir şey. Anayasa’ya aykırı. Fakat şimdi karşılaşmaya başlıyor, insanlar ihbar etmeye başlıyor. Başbakan kendisi de “ihbar edin” diyor. Önemli konuları konuşmuyoruz, hangi evde kalanların cinsiyeti ne konusunu konuşuyoruz. Başbakanın politika yapma tarzının bir sonucu ama ülke açısından da korkunç derecede tehlikeli. Artık herkes kapı deliğinden komşusunun evine kim giriyor, kim çıkıyor gözetlemeye başladı son 1-2 günde. Öğrenciler ise bununla yine üstün zekalarını kullanarak dalga geçiyor. Kantinin ortasında “Kızlı erkekli sınava giriyoruz” diye yazmışlar. Bizim kütüphanemiz 24 saat çalışıyor, öğrencimiz tweet attı, “Dekan yataklık yapıyor, öğrenciler kızlı erkekli 24 saat kütüphanede çalışıyor” diye. Ben de ona düzeltme gönderdim, “yataklık” değil, “yardım” diyelim diye. Öğrencilerimiz zeki olduğu için eğleniyorlar bu konu ile. “TÜRKİYE BU GERİCİ ZİHNİYETTEN ÇOK UZAK” CHP İzmir Milletvekili, Prof. Dr. Birgül Ayman Güler: İnsan karşısındakini kendisi gibi bilirmiş. Denetlenmesi gereken öğrenciler ve onların evleri değil. denetlenmesi gereken Başbakan ve Başbakan’ın zihniyeti. Bu Türkiye’de binbir güçlük içinde okumaya çalışan üniversiteli öğrencilere hiçbirimizin kabul etmeyeceği bir hakaret. Bu sözler yalnızca hakaret değil, bir zihniyetin uygulaması aslında. evlenen öğrenciler, kredi borçları silinerek evlendirmeye özendirilecek diye bir karar çıkardı hükümet. Hükümet 4+4+4 ile daha 9-11 yaşındaki kız çocuklarını okulun dışına itiyor. Aynı zamanda bu engelden kurtulmuş, 18 yaşını geçmiş, eğitimini sürdüren öğrencileri de evlenme yoluyla adeta öğretim hayatından uzaklaştırıyor. Türkiye böyle bir gerici zihniyeti kabul etmekten artık çok uzak. Başbakan’ın bu aklı, Türkiye’de yapmak istediklerini ve yobazlığını yeterince açığa çıkardı. “BU KONU DA BAŞBAKAN’IN ELİNDE KALACAK” Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı, Anadolu Üniversitesi Eski Rektörü Yılmaz Büyükerşen: Kızlı-erkekli öğrencilerin evlerinin denetlenmesi Anayasa’ya aykırı bir teklif. Özel hayatlara karışılamaz. Kaldı ki gençler ahlak, namus, örf ve adetler konusunda zaten en az Sayın Başbakan kadar duyarlıdırlar. Öyle anlaşılıyor ki Sayın Başbakan seçim arefesinde elinden kaçırdığı türban ve başörtüsü konusunun yerine koyacağı yeni bir konu olarak bunu gündem maddesi yapmak istiyor. Türkiye’de anne ve babalar çocuklarına güvenmektedirler ve bu konu da türban konusu gibi Sayın Başbakan’ın elinde kalacaktır. “BAŞBAKAN KUL HAKKINI ENGELLESİN” CHP İstanbul Milletvekili, Eski Müftü İhsan Özkes, Burada birkaç durum var. Bunların ilki AKP iktidarı iflas etmiştir. Resmen olmasa da gayriresmi olarak çökmüştür. Dibe vurmuştur. Tutunmak için dallar arıyor. Aradığı dallar da böyle ayrıntılar. Tabii kendi tabanının hoşuna gidecek söylemler de bulunarak, kamuoyunu kendi seçmenini zinde tutmaya çalışıyor. Bir de gündem saptırmaya çalışıyor. Şu anda ülke dışına çıktı, Başbakan dönene kadar, tabir-i caizse yeni bir yumurta ortaya çıkana kadar Türkiye bunu tartışacak. Türkiye’nin gündemi bu değil. Başbakanın dediğinin uygulanamayacağını az çok sosyal yapıyı bilen, toplumlar üzerinde düşünen insanlar bilecektir. Bunun uygulanması mümkün değil. Ne yapılacak, hangi kapalı mekanda ne iş yapıldığını o kişiler ve Allah bilir. Ahlak zabıtalığı yaparak bunları dizayn etmeye çalışmak hiçbir toplumun başaramayacağı bir şeydir. Başbakan bir şey yapacaksa kul hakkını, haramı yemeyi önlesin. Bunların önünü açıyor. Yolsuzlukların, haksızlıkların önünü açıyor. Hem bizim genel başkanımızın “dikiz” sözüne karşı çıkacak, dava açacak; ama dikizin de ötesine geçen müdahaleleri konuşacak. Başbakan böyle basit konulara toplumu çekerek, kendi saltanatını sürdürmeyi amaçlıyor. “Herkes kendi evinin önünü süpürürse mahalle temiz olur” diye bir deyim var. İnsanın kendi eksiklerini, kendi ayıbını düşünmesi lazım. Gerek insani yönden gerek İslami yönden bu bir gerçektir. http://sozcu.com.tr/2013/gundem/bunun-adi-dinci-diktatorluktur-401860/
0 comments
Write Down Your Responses