Padişahçı zavallılık orduyu ele geçirdi
Nasıl geleni ve acılarımızı,
yaşayacaklarımızı gördük ise gelmekte olanı da görüyorum. Güzel günler
görüyorum. AKP için gelecek yok
Tuncay Özkan son günlerde ne
yapıyor? Önce bu soruya cevap verelim.
517 gün hücrede kaldıktan sonra
Hikmet Çiçek'le kaldığımız "normal" dedikleri koğuş olan F/7'ye geçen
ay geldi. Yanında bir ton kitapla... Birleşen kitaplarla ciddi bir kütüphane
yarattık. Yerleştirmek neredeyse bir hafta sürdü. Semizotu ve brokoli yemeğine
sarmış durumda. Bir aydır sebze yiyoruz. Hikmet Çiçek'i isyan ettirdi... Tuncay
Özkan günde iki saat havalandırmada yürüyüş yapıyor. Hesap ettim ayda bir kere
Ankara'ya yaya olarak gidiyordur herhalde. Ziyaret günleri Nazlıcan ve Duygu'yu
görmek onu adeta başka birisi yapıyor.
Üç muhabbet kuşu var koğuşta.
Kütüphaneye saldırıp kemirdikleri için günün bir bölümünü onlarla boğuşarak
geçiriyor. Akşam yemeklerinden sonra köpüklü Türk kahvesini özenle hazırlıyor.
Mektup aldığında seviniyor. Mektup olayı herhalde bir tek cezaevlerine
yazılıyordur. Biz de gelenlere tek tek cevap yazıyoruz. Kilo yapmadığını iddia
edip kantindeki bütün dondurmaları bitirdi. Cezaevi kurumu bünyesinde Nazım
Hikmet'in Bütün Şiirleri'ni görme engelliler için sesli kayda okuyor. Genelde
cuma günleri gitar çalıyoruz. Her seferinde Sertap Erener'den "Unutursun
için yana yana"yı istiyor. Nereye kadar... Bağlama öğrenmeye karar verdi.
Cezaevine "dış kantin" yoluyla bağlama siparişi verdi. Çorlu Biz Kaç
kişiyiz Derneği'nin kampanyasıyla 168 çocuğa Tuncay adı verilmiş. Ençok
sevindiği haber bu oldu. Birinci romanı "Ötekiler"i söyleşi içinde
okuyacaksınız. Ben size ikinci romanından haber vereyim, yazmaya başladı. Adı:
"Ölü Bir Gazetecinin Not Defteri"
Gelelim konuya:
Arsızlık yaşadığımız sürecin adı
- Ülkede olup bitenler
cezaevinden nasıl görünüyor?
Tiranlık... Çoğunluk partisinin
tiranlaşması ve demokrasiyi askıya alması hali. Bugün yaşadığımız totaliter
yönetim sorunu budur, korkunçlar. Ama bu çoğunluk asla sürekli olmayacak.
AKP, Parti devlet oldu. Gerçek
üstü siyaset hâkim. Bir tek onlar var. Diğerleri suçlu sayılıyor. Toplama
kampları dolup taşıyor. Ancak "Gezi Direnişi" toplumsal yapının
eylemliliği, faşizme izin verilmeyeceğini gösterdi. Arsızlık yaşadığımız
sürecin adı. Cahil arsızlığı. Bununla mücadeleyi halk topyekûn yapar.
- Nasıl olacak bu iş?
Nasıl geleni ve acılarımızı,
yaşayacaklarımızı gördük ise gelmekte olanı da görüyorum. Güzel günler
görüyorum. AKP için gelecek yok. Onlar Türkiye'nin yarını değil. Geçmiş özlemi,
içindeler. Sultanlık hayali kuruyorlar. Kendine ne ad takarlarsa taksınlar siyasal
İslam açısından politik serüven bitmiştir. Çünkü nasyonel İslamcı, İhvan
oldukları ortaya çıktı.
'Kana susamış bir canavar'
- Nasyonal İslamcılık ne demek?
İhvan yani Müslüman Kardeşler
demek. Kuruluşu biliyorsunuz Nazi hayranlığıdır. Karşıt oldukları ise
Türkiye'dir, Mustafa Kemaldir. Dincilik, ırkçılık, ayrımcılık, antisemitizm
bunlar için doğal siyaset malzemeleri. Bir adım sonrası El-Kaide değil mi?
Kapitalizmi kabul etmiş, maskeli bir siyasi İslam. Nazi özentisi İhvan!
Nasyonalist İslamcılık bu demektir.
- Bu noktaya gelinmesinde
Batı'nın rolü nedir?
Bunlar gelirken Batı; Amerika ve
AB sadece sessiz kalmadı, politik ve ekonomik olarak da desteklediler.
Tiranlığın inşasına yardım ettiler. Ancak, onlar da "Gezi Direnişi"
sonrası terk ettikleri akıllarına kavuştular. Çünkü Cumhuriyet ve demokrasinin,
çağdaşlığın Türkiye'de capcanlı olduğunu gördüler.
'Cumhuriyet fikrinden yorgun
düşen elitler'
- Peki, içeride yaşanılanını
yanıtı ne? AKP yenildi mi?
Türk siyasi tarihinde tuhaf olan
sayfa cumhuriyetten kaçmak isteyen elitleriyle sivil-asker bürokrasisinin bu
sofu kafaya, muhafazakârlığa sarılmış olmalarıdır. 2002'ye gelindiğinde
ekonomik kriz ve PKK nedeniyle ulus devleti yaşanır göremez oldu bu çevreler.
Bu tutumları sadece siyasal İslam'ın totalitarizmini başa bela etmedi, bütün
Ortadoğu'nun canına okudu. Bir hortlak salındı ortalığa. Kana susamış bir
canavar. Şimdi yaratılan bu canavara karşı kara kara düşünüyorlar. Gezi
Direnişi bize bütün bu düzenin yepyeni ve güçlü bir halk ve birey; Cumhuriyet
kuşağı birikimleriyle değiştirileceğini gösterdi. Gezi Direnişi ile laik,
demokratik cumhuriyete sahip çıkınca hem cumhuriyet fikrinden yorgun düşen
elitler hem bürokrasi kendine geldi. Türkiye halkı hem bağımsızlık ve çağdaşlık
hem de kurtarıcı kültü olan Atatürk'e sarılınca iktidar yıkıldı. Ortalıktaki
toz duman o yıkıntının sonucudur. Yakında dağılınca daha net görülecektir. AKP
Haziran'da iktidarını kaybetti.
- "Cumhuriyet fikrinden
yorgun düşen elitler" dediniz, biraz açar mısınız?
Atatürk yeniden doğdu. Halk onu
bu kez askerden de aldı, ne elitlere ne de bürokratlara bırakmadı. Sokak sokak
meydan meydan çatışarak doğurdu. Gezi Direnişi cumhuriyetin ve Türk
modernizminin yeniden doğumudur. Önderi de Atatürk'tür.
El- Kaide'den nasıl kurtulacaklar?
- Elitler neden korktu?
Yılgınların, cumhuriyetimizin
yorgunlarının, usanmışlarının nedeni olarak iki unsur görüyorum; Bir,
umutsuzluk iki, müttefiksizlik. "Batı bizi terk etti. Yalnız kaldık!"
korkusu. Umutsuz kaldılar. 2002 yılında bu tükenmişlik kalenin kapılarını
açtırdı ve kötülük siyasal kurumlara yığıldı. Yağma korkunç oldu.
Uygarlığımızı, Türkiye'yi ve Cumhuriyet'i savunanlar aşağılandı, yok edilmek
istendik. Zindanlar aydınlanmacı, cumhuriyetçi, demokrat insanlarla dolu.
Ordu; perişandır. Orduyu
onbaşılarla yönetiriz diyenler, Birinci Dünya Savaşından sonra "orduya ne
gerek var halk kendini korur, orduyu lağvedin" diyen zavallılık, orduyu
ele geçirdi. Yılgınlık ve usanma içinde olanlar, "PKK sorunu çözülsün ve
yaşanan sarsıntı son bulsun "istemişlerdi. "Batı ekonomik olarak
yeniden dost olsun" istemişlerdi. Ne oldu? Her cumhuriyeti ve demokrasiyi
bir ordu korur. Ne ordu kaldı ne demokrasi! Hangisi dün sorundu da bugün sorun
değil? Dün sorun bir'di şimdi bin. El Kaide komşumuz yapıldı bu iktidar eliyle.
Dün cumhuriyetten yorulanlar, oturup düşünsün bakalım El- Kaide'den nasıl
kurtulacaklar?
"Kanaat mahkemeleri"
- Ergenekon ve Balyoz kararlarına
ne demeli?
Adalet yok edilmiştir. Suç, suçlu
kavramları, ceza, delil, hukuk, kanun yoktur artık. Yeni ceza yargılamamızın
dayanağı yandaş yargıç kanaatidir. Yani "yeni hukuk" olarak
adlandırılan şey aslında "kanaattir". Aslında bu tür uygulamalar
nasyonalist-İslamcı fikre uygundur.
- Hâkimin kanaati önemsiz mi?
Siyasi komiser değil, hâkim
olacak. Kanaat de delil, hukuk, adaletle oluşacak. İktidarın keyfine uygun
hukuk, yargıç, kanaat olmayacak. Benim keyfime göre diyor muyum? Hayır. Onların
keyfine göre de olmayacak. Kendilerine teslim olunmasını, istiyorlar. Onun için
bunca acımasızlıkla ceza yağdırıyorlar. Gelecek nesillerin cesaretini yok
etmeyi hedefliyorlar. Bak, gör Tuncay Özkan ders olsun sana! Ömür boyu ağır
hapis artı 16 yıl! Neden? Delil ne? Suç ne? Ne yapmış? Ne bu soruların ne de
yanıtlarının bir önemi var.
'İdam cezası olsa beni
asmışlardı'
- Hukuki süreç bitmedi, Ergenekon
kararları Yargıtay'da telafi edilir, olmazsa AYM var, AİHM var, daha olmadı
Orhan Gazi Ertekin 'in dediği gibi "mezarlık" var...
Balyoz'da ne olduysa Ergenekon ve
diğerlerinde de o olur. Kanaatlerini boş bir eldiven gibi kürsülerine,
yüzlerine fırlatıyorum. Kanaatlerinin hükmü yoktur. Aslolan gerçeklerdir.
Ertekin mezar derken bilerek söylüyor. İdam cezası olsa beni çoktan asmışlardı.
O cezayı verdiler. Çünkü dün suikast girişimlerinde başarısız oldular. Beni
öldürmek için yaptıkları planlar gerçekleşemedi, öldüremediler. Beceremedikleri
için bugün hapsettiler. Akılla savaşta cehaletin kazanması söz konusu dahi
olamaz. Yenildiler.
'AKP gider zulüm biter'
- Davalarda özellikle bazı
kişilerin Öcalan'a karşılık rehin tutulduğu söyleniyor. "Genel af için
cumhuriyetçi kitle razı olacak" deniyor. Afla mı çıkacaksınız?
Af mı? Kim kimi affediyor? Ancak
ben onları affederim. Peki, halk onları affeder mi? Ama kimse kimsenin rehini
değil. Onların katlettiği adaleti, hukuku bu yolla linç etmelerine asla evet
demem. AKP kurnazlığına yem olmam. Bu zulmü onaylamam. Halkı "Öcalan
affı" imaları ve propagandasıyla kandırıyorlar. Baskılıyorlar. Olay şudur:
AKP gider zulüm biter. AKP sonrasında hiç kimse toplama kamplarında rehin
kalmaz. Adalet bu kirden ancak AKP'siz kurtulur.
'Televizyonunu yakarız'
demişlerdi
- "Beni de alın" önemli
bir çıkıştı. Bugün olsa yine der misiniz?
Bugün olsa yine söylerim. Faşizme
karşı şu an da bile gözümü kırpmadan Cumhuriyet mitingleri, Kanal Türk dâhil
her şeyimle mücadele ederim. "Ülkenin aydınları toplanıyor Silivri toplama
kampına" sessiz kalamam. Hiç kimse sorumluluktan kaçamaz. Her birimiz diğerinin
başına gelenden sorumluyuz. Gericilik iyi, ilericilik kötü oldu. Gözümüzü
kapatarak ancak uçurumun kıyısına geldik. Geleni anlamak önemlidir. Ben geleni
anladım. Uyardım. Başıma bunların geleceğini de bilerek yaptım. Şimdi bunları
yaşamam, yarın yaşananların sorumluluğu altında ezilmemden daha iyidir. Benim
kötülük karşısında saklanmam, kaçmam, boyun eğmem, suyuna gitmem mümkün
değildir. Ben üzerime düşeni yaptım. Buna inanıyorum. Saldırılar, hakaretler,
iftiralar olacaktır. Dönemin ruhuna uygundur. Ben "televizyonunuzu yakarız
Ararat filmini oynatamazsın" dediklerinde de aynı hakaretleri yaşadım.
Yayınladım. İyi yaptım. Yaşadıklarımız bize değil onlara acı verici. Utanç
verici.
0 comments
Write Down Your Responses