Amerikancı darbe uyarısı
‘Bölünme süreci sona erdi. Tek tek bölge
ülkelerinin bütünleşme süreci başladı ve ilerliyor. Bu durumda
BOP bozguna uğradı. Şimdi bölge ülkelerinin ‘Büyük Ortadoğu Projesi’
geliyor. Buna biz Batı Asya Birliği diyoruz. Obama yönetimi geri
çekilmek zorunda’
İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek’le görüşmenin ikinci bölümünde, daha çok gerileyen ABD ve Kürt meselesini konuştuk.
‘Kürdistan’ planı çöktü
- PKK’nın özerklik söylemi belli. Ciddiye alıyor musunuz?
Bazı ABD makamları da özerkliği destekleyen demeçler verince, ciddiye almak durumundayız.
- ABD, bir Kürt özerkliğine niye yatırım yapsın?
Bunun üzerinde düşünmeliyiz. Çünkü
ABD’nin “Kürdistan” planı bozguna uğradı. Suriye’yi bölemedi; Irak’ı iki
kez işgal etti, bölemedi. İran’a ne zaman saldıracak diye yıllarca
konuşuldu. Hiçbir şey yapamadı. Bu durumda Kürt koridoru artık bir
hayal. Akdeniz’e bir Kürt koridoru açılamayınca “Kürdistan” planı çöktü.
ABD’nin parlamenter
seçeneği kalmadı
- Madem çöktü. Mesele yok. “Özerklik inşa edeceğiz” açıklamalarından niye rahatsız oluyorsunuz?
Büyük olasılıkla, burada önümüzdeki ekonomik deprem koşullarında ortaya çıkacak iktidar sorununa bir cevap hazırlığ var.
- Nasıl?
Çok açık belirteyim. PKK ateşe sürülüyor.
- Ne demek?
Ortaya çıkacak vatan krizinde yeni hükümet projeleri gündeme gelecek.
- Özerklik söyleminin bu projelerde rolü ne olacak?
Türkiye’nin yakın geleceğinde derin bir
hükümet krizi var. Her kuvvet, kendi hükümetini oluşturmaya bakacak.
ABD, Türkiye’yi artık Erdoğan ve Gül’lerle yönetemez. ABD’nin
parlamenter yoldan bir başka seçeneği de gözükmüyor. Daha önemlisi
ekonomik kriz sopalı yönetimi çağırır.
- 12 Eylül -24 Ocak ilişkisi gibi mi?
Aynı ilişki. Fakat şimdi 1980’de değiliz.
- PKK’nın bir “Amerikancı darbe”de rolü ne olabilir?
Artık bundan sonra bir tek darbe gerekçesi olabilir. O da bölücülük. PKK’nın kentlerdeki kalkışmaları.
ABD, “bölmeyi” askıya aldı
- Tahliliniz çelişkili gibi.
Diyorsunuz ki, ABD artık güçten düştü. Kürdistan kuramıyor. Türkiye’de
kendisine bağlı hükümet bulamıyor. O zaman işler iyi demektir. Niye
endişe ediyorsunuz? Niye hâlâ krizden ürküyorsunuz? Hatta şunu
söyleyeyim: Yıllardır “Türkiye bölünüyor” diye milleti niye alarma
geçirdiniz?
Krizden korkmuyoruz. Yeni bir durum var.
Bölgede bölge ülkeleri yararına yeni bir durum oluştu. Bölünme süreci
sona erdi. Tek tek bölge ülkelerinin bütünleşme süreci başladı ve
ilerliyor. Bu durumda BOP bozguna uğradı. Şimdi bölge ülkelerinin “Büyük
Ortadoğu Projesi” geliyor. Buna biz Batı Asya Birliği diyoruz. Bu
koşullarda Obama yönetimi daha geri mevzilere çekilmek zorunda.
- Yeni bir ABD tanımı yapıyorsunuz. Bunun Türkiye’ye yansıması neler olacak?
Savunmaya çekilen bir ABD’den söz
ediyoruz. Saldırı sırası Batı Asya ülkelerinde. ABD’nin baş meselesi,
Türkiye’ye belli ödünler vererek, Türkiye’deki konumunu korumak.
- Çok iddialı. ABD,Türkiye’yi bölme projesinden artık vaz mı geçti?
Gelin, ihtiyatlı olmak için, askıya aldı
diyelim. Ama ABD artık Türkiye’yi bölemez. İran’ın konumunu dahi
kabullenmek zorunda kaldı. Irak’tan çekildi. Irak’ın bütünleşmesini
sineye çekiyor. Suriye’de Esad’ı kabullenmeye gidiyor. ABD daha iki yıl
önce stratejik olarak Pasifik bölgesinde odaklanacağını ilan etti. Çin
ile rekabete yoğunlaşıyor. Bölgemizde yenilgiye uğradı.
Gerileyen ABD Suriye’ye saldırttı
- İtirazım var. ABD’nin gerilediği
doğru. Suriye krizinin başında da “ABD geriledi, Pasifik’e gidiyor”
tahlilleri yapıyordunuz. Ama bu durum, ABD’nin bölgedeki gerici
kuvvetleri kullanarak Suriye’yi yakıp yıkmasına engel olamadı.
Dolayısıyla Türkiye üzerindeki emelleri konusunda bu kadar kestirmeci ve
sıçramalı tahliller riskli değil mi?
ABD, iki üç yıl önce savunmaya geçti.
Suriye’deki harekatı savunma içinde bir saldırıydı. Her geri çekiliş
savaşarak olur. Daha geri bir mevzide tutunmaya çalışıyor. Şimdi
Türkiye’ye odaklanıyor.
- Daha tehlikeli ya. Bu Türkiye için riskleri artırmaz mı?
Biz de o nedenle bu yeni konumunu
tartışıyoruz. Tayyip Erdoğanlar marifetiyle yönetemeyeceğine göre, yeni
bir iktidar seçeneği üretmek zorunda. Hem de ekonomik kriz koşullarında.
- İşte bir risk daha...
Asıl riske giren ABD. Türkiye’nin önünde
sadece ABD’nin hükümet seçeneği yok. Ondan önce Milli Hükümet seçeneği
var. ABD’nin telaş nedeni de bu.
ABD’yle ilişkilerde roller değişti
- Yeni dönemde ABD-Türkiye ilişkileri hangi denkleme oturacak?
Bugüne kadar ABD Türkiye’ye kendi
projelerini dayatıyordu, şimdi Türkiye’nin ABD’ye kendi porjesini
dayatacağı bir döneme giriyoruz. İnisiyatif bize geçiyor. Bu, bir devrim
olarak da adlandırılabilir.
- Söz aramızda. Şeker gibi ABD tarif ediyorsunuz neredeyse. ABD’nin Türkiye ile bir derdi kalmadı mı?
Yenilen güçler inisiyatifi kaybeder. Ama,
şimdi ABD ile çelişkilerimiz ekonomi cephesinde yoğunlaşacak. Vatan
bütünlüğü cephesindeki savaşı Türkiye kazanmak üzere. Arkasından
Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı gelecek. Atlantik sistemi içinde
açlığa, işsizliğe sürükleneceğimiz bir döneme giriyoruz. Türkiye buna
isyan edecek. Yeniden Cumhuriyet’in üretim ekonomisine geçeceğiz.
Vatanın birliği ile üretim ekonomisi sorunları bütünleşiyor.
Birbiri ardı sıra bu sorunları çözeceğiz. Ve ABD’ye rağmen çözeceğiz. O zaman ABD ile ilişkilerimiz olağanlaşacak.
- “ABD ile ittifaklar dönemi açıldı” demek üzeresiniz sanki.
ABD ile ittifak yok. Türkiye’nin
bağımsızlığı var. Türkiye ancak Avrasya’da bağımsız olabilir. ABD ile
ilişkilerimizi karşılıklı saygı ve çıkar temeline oturtmamızın şartı
budur. Biz Asyalıyız ve yükselen Asya uygarlığı içindeki öncü konumumuzu
alacağız. O nedenle İstiklal Savaşı’nın başında Mustafa Kemal Paşa önce
siyasal merkezi inşa etti.
ABD seçimlere müdahale etmedi
- ABD tahlilleriniz kapsamında tekrar sorayım. Seçime bir ABD müdahalesi oldu mu?
ABD seçimlere müdahale etmedi. Sonuçlara
göre tavır almaya yöneldi. Daha önce 17 Aralıkta Erdoğan’a karşı F
örgütünü kullanarak bir uygulamada bulunduğu açık. Ancak,
Gül-Gülen-Kılıçdaroğlu projesi gerçekçi değildi ve tutmadı.
- “17 Aralık bir uygulamaydı” dediniz. “ABD uygulaması.” Demek ki Washington seçime müdahale etti?
Evet, ama o senaryo tutmayınca geri
durdu. Belki de amaçları Erdoğan’ı tehdit ederek daha sıkı bir denetim
altına almaktı. Her proje, uygulama sürecinde değişikliklere
uğrayabilir.
- İkinci itiraz, konuşmanızın başında içerideki “işbirlikçi”lerden söz ettiniz. Kim bunlar? Mesela TÜSİAD mı?
O da var elbette. TÜSİAD bu kez Erdoğan’ın karşısındaydı.
- El Kaide bahanesiyle Suriye’ye savaş niyetleri bu tabloda nereye oturuyor?
Suriye’ye savaşı konuşmak bile Türkiye
dışı etkeni kanıtlıyor. Ama orada bağnaz bir milliyetçiliğin okşanması
da var. Bir kısım MHP oyları böyle avlandı.
0 comments
Write Down Your Responses