'Otur Katar Şeyhi'ne dua et'



Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: "Esas şunu sor kendine o pilotlar neden esir alındı."
 CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bunların bilgileri ve birikimleri o üniversiteye girmeye el vermez, yeteneksizdirler ama nasıl giriyorlar, tankla giriyorlar, sopayla giriyorlar. Yani kaba güçle giriyorlar. Kaba güç orman adamının görevidir” dedi.


Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Lübnan’da kaçırılan Türk pilotların serbest bırakılmasıyla ilgili, hükümetin “sanki kendileri kurtarmış gibi” şov yaptığını ifade etti. Kılıçdaroğlu,“Otur Katar Şeyhi’ne dua et. Ne öyle kendi kendine şov yapıyorsun. Asıl üzerinde durman gereken nokta şu; o pilotlar neden esir alındı, yakalandı? Sen şu soruyu kendine sorabiliyor musun, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı Lübnan, Suriye, Mısır, Irak sokaklarında özgürce gezebiliyor mu, gezemiyor mu? Gezemiyor. Senin izlediğin dış politika yüzünden. Kimin aklına gelirdi iki Türk pilotu kaçırmak. Senin izlediğin politikanın faturasını ödüyor bu millet. Şimdi de çıkmış şov yapıyor. Sen önce dön kendini bir sorgula bakalım, ‘Ben bu ülkeyi bu hale nasıl getirdim?’ Asıl yapman gereken budur” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın izlediği yanlış dış politika yüzünden bugün hiçbir Ortadoğu ülkesine gidemeyeceğini savunan Kılıçdaroğlu, “Acaba birisi bana telefon eder mi, diye bekliyor. Boşuna hayal kuruyorsun, kimse sana telefon etmez. Senin ne itibarın, ne ağırlığın var. İkisini de yok ettin. Senden vazgeçtik, Türkiye’nin itibarını zedeledin. Şimdi o itibarı kazanmak için yine yollara düşen parti, CHP. Adalet ve Kalkınma Partisi artı El Kaide artı El Nusra eşittir Ortadoğu. Geldikleri nokta bu” diye konuştu.
-“NEREDEN YÜRÜTTÜN BU PARAYI”-
CHP’yi yolsuzlukla suçladığını belirterek Başbakan’a yanıt veren Kılıçdaroğlu, “Bir şeyin gerçekten hakkını teslim etmek lazım, yolsuzluk konusunda Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Recep Tayyip Erdoğan’ın eline su dökecek ikinci bir adam yok. Eğriye eğri, doğruya doğru. Demiyor muydu, ‘Ben yırtık ayakkabıyla siyasete girdim.’ Peki kardeşim dünyanın en zengin başbakanlarından birisin, aldığın maaşlar belli, ödediğin vergiler belli, beyan ettiğin karlar belli. Nereden geldi bu para? Nereden yürüttün bu parayı? Ne diyor? ‘Yürütme organının başıyım ben’ diyor. Doğru söylüyor yürütme organının başısın” diye konuştu.
-“BUNLAR MİLİTAN, HAKİM FALAN DEĞİL”-
Konuşmasında, Balyoz Planı Davası kararlarını da değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Kim darbe teşebbüsünde bulunursa yargılanır, bu bizim kırmızı çizgimizdir ama yargılamanın hukuk içinde olması lazım, adalet içinde olması lazım” dedi. Kılıçdaroğlu, delillerin sahte olduğuna ilişkin iddiaların değerlendirmeye alınmadığını belirterek, örneklerle tepki göstererek şunları kaydetti:
“Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 217. maddesi var; ‘Hakim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir.’ Sen delilleri tartıştırmıyorsun, huzuruna getirilmiş dinlemiyorsun. ‘Sen ne biçim hakimsin’ deme hakkı bende değil mi? Ben sana nasıl hakim diyeceğim, nasıl sen adalet dağıtıyorsun diyeceğim. Kimse kusura bakmasın ama sana hakim demek için şahit bulmam lazım.
Daha acı bir şey, Yargıtay karar veriyor, ‘Aslında delillerin tartışılması gibi bir safha yoktur’ diyor. Nasıl bir Yargıtay? Deliller nasıl tartışılmaz. Niye ben ‘militan’ sözcüğünü kullanıyorum. Bunlar hakim falan değil. Hukuk fakültesinin arka kapısından çıkan bir öğrenci emin olun bunlardan daha iyi adalet dağıtır.”
-“AMMA DA SAÇMA YA, BÖYLE TARİH FİLMİ Mİ OLUR”-
İddianamede yer alan Balyoz Palanıyla ilgili “sözde plan” ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Şuna benziyor bu, sinemaya gidiyorsunuz, tarihi bir film izlemeye ve kendinizi o tarihi atmosferin içinde buluyorsunuz. Osmanlı dönemine aitse o döneme, Yunan dönemine aitse kendinizi onun bir parçası görürsünüz. Ama filmde Kanuni Sultan Süleyman’ı elinde cep telefonuyla konuşurken görürseniz dersiniz, ‘amma da saçma ya, böyle tarih filmi mi olur.’
Bizim bu iddianameler de buna benziyor. Ne kadar uydurma şey varsa bunun içine konmuş. Olmayan yazı karakterleri var, olmayan sokaklar, caddeler var. O tarihte hayatta olmayan insanlar ve bunların üzerine iddianame kuruyorsunuz ve kişileri mahkum ediyorsunuz. Ne oldu, dünyaya rezil oldunuz.”
-YARGITAY’A: “SEVSİNLER SENİN NETİCENİ”-
AB’nin Türkiye İlerleme Raporu’ndaki Balyoz Davasıyla ilgili değerlendirmelere yer veren Kılıçdaroğlu, “Bir, ‘Savunma makamının dosyalara erişimi sınırlıdır’, diyor. İki, ‘İddianamelerin kalitesi düşüktür, böyle iddianame olmaz’ diyor. Üç, ‘İddianamelerin mantık silsilesi yetersizdir’ diyor. Dört, ‘Mahkemelerde çapraz sorgu yöntemi yanlış uygulanmıştır’ diyor. Bir mahkemede çapraz sorgu olmadan o mahkemede adaleti nasıl sağlayacaksınız” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Yargıtay’ın ise iddianameyi “hayatın akışına, akla ve mantığa uygun” bulduğunu ve böylelikle de “hukuka uygun deliller olarak hükme esas alınmalarının isabetli olduğu” sonucuna vardığını belirterek, “Sevsinler senin neticeni. Hayatta olmayan adamı koyuyorsun oraya. O tarihte olmayan sokak, caddeler var. Deliller karartılmış, sahte belgeler var. 2003 diye veriyorsun, 2008’in belgeleri çıkıyor. Bunun neresi akla ve mantığa uygun ben merak ediyorum, neresi hukuka uygun deliller ben merak ediyorum. Bu Yargıçların çıkıp basın toplantısı yaparak, açıklamaları gerekiyor. Aksi halde onlar Yargıç değildir” dedi.
-AYDINLARA DREYFUS DAVASI ÜZERİNDEN YÜKLENDİ-
Kararlara ilişkin aydınların tavrını eleştirerek, Dreyfus Davasını örnek gösteren Kılıçdaroğlu, 1894 yılında Fransa’da Yüzbaşı Alfred Dreyfus’un haksız yere casuslukla suçlanması üzerine Emile Zola’nın bu haksızlık karşısında isyan bayrağını açtığını ve Dreyfus’un rütbelerinin geri verildiğini belirtti. “Emile Zola Fransa’nın namusunu kurtarmıştır” diyen Kılıçdaroğlu, “Bizde Dreyfus çok ama Emile Zola yok” eleştirisinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, “Neden bir Emile Zola’ya ihtiyacımız var, neden aydınlara ihtiyacımız var. Bu rezaletleri geniş kitlelere anlatsınlar diye ihtiyacımız var. 21. Yüzyılın Türkiye’sinde bütün bu haksızlıklara rağmen hala yürekli aydınlar ortaya çıkıp bunun mücadelesini vermiyorlarsa onların aydınlığına yazıklar olsun. Bizim Emile Zola’mız yok ama bizim pırıl pırıl gelen gencecik bir Gezi gençliğimiz var onlarla gurur duyuyorum” diye konuştu.
-ODTÜ DEĞERLENDİRMESİ-
Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin yol çalışması gerekçesiyle ODTÜ’ye gerçekleştirdiği gece “baskınıyla” ilgili ise şunları söyledi:
“Bunların bilgileri ve birikimleri o üniversiteye girmeye el vermez, yeteneksizdirler ama nasıl giriyorlar, tankla giriyorlar, sopayla giriyorlar. Yani kaba güçle giriyorlar. Kaba güç aydın insanın görevi değildir, kaba güç orman adamının görevidir. Ormanda yaşayan kaba güç kullanır.
Ne istiyor o öğrenciler. Niye tahrik ediyorsunuz o öğrencileri? Okullarına sahip çıkıyorlar, gurur duymalısınız. Gece yarısı baskın düzenliyorsunuz. Yahu devlet bir kamu kuruluşuna baskın mı düzenler? Eşkıyalık değil mi bu? Rahmetli İnönü ne demişti, ‘Eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz.’ Eşkıya o dönemin lafıydı, şimdi diktatörler var. Eşkıyanın dünyaya hükümdar olduğu da görülmemiştir. Bizim söyleyeceğimiz sadece şu, zulmün artsın ki bir an önce bu milletin yakasından düş.
Yazık günah değil mi o gençlere, pırıl pırıl o gençler. ODTÜ dünyada saygın bir üniversite. Sen uzaya alet gönderirken ODTÜ’ye gidiyorsun. O adamların önünde ilik ilikleyeceksin sen, siyaset adamı olarak. Oraya sopayla girmek senin adam olduğunu göstermez, adam olmadığını kanıtlar.”
-“BİZ DİLSİZ ŞEYTAN DEĞİLİZ”-
Kılıçdaroğlu, CHP’nin haksızlıklar karşısında mücadelesini sürdüreceğini ifade ederken, “Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır. Biz dilsiz şeytan değiliz. Kimdir bu dilsiz şeytanlar? Irak’ta 1 milyonu aşkın Müslüman katledildi. Bir diktatör vardı, onun gıkı çıktı mı? Çıkmadı. İşte o dilsiz şeytandır. Irak’ta on binlerce Müslüman kadına tecavüz edildi. Bir diktatör vardı, ağzından bir tek laf çıktı mı? Çıktı, başarılar diledi tecavüz edenlere Bu, dilsiz şeytandır. Mısır halkına ‘isyan edin’ diyor. Peki sen 28 Şubat’ta neredeydin, neden isyan etmedin? Neden köşelerde saklandın ve sonra dönüp Erbakan’ı arkadan hançerledin?” ifadelerini kullandı. CHP’nin her zaman demokrasi, adalet ve özgürlüğü savunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Görüşü ne olursa olsun kim haksızlığa uğramışsa bilin ki yanında bir CHP milletvekili var. Hapishanelerde hasta ve bakmıyorlar, onun yanına CHP milletvekili gider. İster KCK, ister İBDA-C, ister Hizbullah’tan, ister başka bir davadan mahkum olsun. O bir insandır ve bu devletten beklentileri vardır” diye konuştu.

, ,

0 comments

Write Down Your Responses

Bizler; ABD ve AB’ Ülkelerinde eğitim gören, aynı zamanda ATATÜRK İlke ve İnkılaplarına bağlı, Ülkesini, Vatanını ve Milletini seven, Siyasi Parti olarakta CHP’ye yakın SOL eğilimli Türkiye’li Üniversite öğrencileriyiz. inceayarsiyaset.blogspot.com siz değerli arkadaşlarımızın faydalanması için açılmıştır. Amacımız; Türkiye’de izlenilen siyasetleri özellikle de İktidar partisinin yanlış siyasetlerini yakından takip edip mercek altına alarak siz değerli okuyucularımızla paylaşmaktır.

Powered by Blogger.