Ses kaydının ortaya çıkardığı 10 gerçek
Erdoğan-Gül-Gülen rejimi çökmüştür.
Kurumlar birbirini suçlamakta, devlet içinde eşgüdüm sağlanamamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin temel kurumları; Türk Silahlı Kuvvetleri,
Dışişleri Bakanlığı ve MİT, terörün ve terör örgütlerinin destekçisi
konumuna düşürülmüştür. Türkiye
Cumhuriyeti, komşusuna saldırı için
tertipler düzenleyen bir zavallı devlet haline getirilmiştir.
Sınırlar PKK’ya teslim
Erdoğan-Gül yönetiminin, başta BM temel
şartı olmak üzere her türlü uluslararsı hukuk kuralını ihlal ettiği
açığa çıkmıştır. Öcalan ile görüşme sürecini yürüten MİT Müsteşarı,
toplantıda ancak CIA-MOSSAD mensuplarının yapabileceği pervasızlıkta
düzenleyeceği tertipleri açıkça söylemektedir. Yapılan iş, o kadar ağır
bir suçtur ki, işi yapanlar ellerine yüzlerine bulaştırmakta, bir türlü
“cesur kararlar” alamamaktan söz etmektedirler. Amerikalılar, hiçbir
zaman olmadığı kadar açıktan ve resmi olarak Türkiye Cumhuriyeti karar
alma sürecinin parçası haline getirilmiştir. Suriye’deki gelişmeler için
Genelkurmay’da düzenlenen kriz koordinasyon toplantısına katılmakta ve
Suriye’de uçuşa yasak bölge uygulaması için planlar dağıtmaktadır.
Önce ekonomik, sonra fiziki sınırlar
delik deşik edildi. Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını ortadan kaldıran
uygulamalarla, ulusal sınırların delik deşik edilmesi atbaşı gitti.
Çuval olayından sonra Türkiye’nin ileriden savunma uyarınca Irak’ın
kuzeyinde bulundurduğu güçlerini çekmesiyle Irak sınırını adım adım
PKK’ya teslim ettiler. Ergenekon, Balyoz tertipleri ve Öcalan-Erdoğan
görüşmeleriyle yürütülen projeyle, güneydoğu da PKK’ya bırakılmak
isteniyor.
2011’den itibaren Suriye sınırı önce
şeriatçı terör gruplarına teslim edildi. Ardından Suriye sınırı da parça
parça PKK’ya teslim ediliyor.
Ulusal güvenlik tehdidi
Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Ahmet
Davutoğlu “ulusal güvenliğe karşı casusluk” faaliyetinden söz ediyor.
Ulusal güvenliğe karşı eylem ve casusluk, komşularına karşı yabancı
devletlerle işbirliği içinde tertiplerle savaş hazırlığı yapmaktır.
Türkiye Cumhuriyeti’ni bu noktaya getiren, devletin kurumlarını terörist
destekçisi haline getiren, PKK’yı büyüten Gül-Erdoğan yönetiminin
bizatihi kendisi ulusal güvenlik sorunudur.
Ulusal güvenlik sorunu olan;
Ergenekon, Balyoz vb. tertiplerle,
Türkiye’nin milli devletini yıkmak için Türk Silahlı Kuvvetleri’nin
gelecek 10 yıllarındaki en birikimli kurmay kadrosunu tasfiye etmektir.
Bu tertipler vasıtasıyla, Türkiye’nin iç
ve dış tehdide karşı en mahrem savaş planlarının ve ulusal güvenlik
bilgilerinin ortalığa saçılmasına neden olmaktır.
Şimdi geldiğimiz noktada, Erdoğan-Gül-Gülen yönetiminin devleti, mafya-tarikat-gladyo rejimi tel tel dökülmektedir.
Ses kaydındaki 10 gerçek
1. AKP Hükümeti, 2011 yılından beri
teröristleri silah ve mühimmatla desteklemiş, MİT, teröristlere 2 bin
TIR’a yakın silah ve mühimmat yollamış.
2. Genelkurmay, Suriye’ye karşı savaşmak üzere bin kişilik özel ordu kurmuş.
3. Genelkurmay, Hakan Fidan’ın isteği üzerine bu özel orduyu yönetmek üzere bir general görevlendirmiş.
4. Oluşturulan özel ordu, Çobanbey’e kadar gitmiş.
5. Başbakan, IŞİD adlı örgütün Süleyman
Şah türbesine yönelik tehdidinin Suriye’ye müdahale için bir imkan
olarak değerlendirilmesini istemiş.
6. Suriye’ye askeri müdahale için Irak’ın
kuzeyinde Körfez Savaşı sonrasında olduğu gibi, Özel Kuvvetler’in
bölgeye operasyon yapması tartışılmış.
7. 2011’den beri Suriye’ye TSK’nın
doğrudan askeri müdahalesi yönünde hazırlıklar yapılmış, ancak
Davutoğlu’nun deyişiyle “cesur kararlar” alınmadığı için
gerçekleştirilememiş.
8. Toplantının yayınlandığı gün harekat emri verilmiş. TSK “yıldırım harekat mesajı” yayımlamış.
9. Suriye’ye savaş için gerekçe üretmek
üzere, MİT mensuplarının Suriye içine girip Suriye atmış gibi Türkiye’ye
füze saldırısı tartışılmış. Türkiye’nin askeri müdahale bahanesi için
Süleyman Şah türbesine saldırının MİT tarafından gerçekleştirilmesi
konuşulmuş.
10. Karargah’taki toplantıda ABD’liler uçuşa yasak bölge planlarını dağıtmış.
0 comments
Write Down Your Responses