Genelkurmay’da köstebek var
28 Şubat Davası’nın dünkü
duruşmasında emekli Orgeneral Çetin Doğan savunmasına devam etti.
“Ben yasaları
çiğnememeye programlanmış bir insanım” diyen Doğan, iddiaların hukuki
dayanaktan yoksun olduğunu bildirdi. Doğan, “BÇG’nin amacı irticai olaylar
hakkında ilgilileri bilgilendirmektir. Brifinglerde ana konu da PKK terör
örgütü ve Türk-Yunan ilişkileriydi. Bizi terör örgütü saymak TSK’yı terör
örgütü saymakla eşdeğerdir. Genelkurmay’ın toplantı yapması suç mudur?”
ifadelerini kullandı. Doğan, irtica ile mücadele için Türk Silahlı Kuvvetleri
(TSK) tarafından alınan tedbir ve tertiplerin, içeriğine ve özüne bakılmadan,
siyasi iktidara komplo olarak nitelendirilmesinin vahim bir yanlışlık olduğunu
vurguladı.
İrtica bugün de tehdit
Demokrasiyi yaşatmanın laik
düzenle mümkün olduğunu kaydeden Doğan, “İrticayı bugün tehdit olarak
görmüyorsak bu çok yanlış olur. Din ve vicdan özgürlüğü korunurken bu
özgürlüğün siyasi arenaya çıkıp devleti yönetmesi yanlıştır. Ayrıca bugün de
irticai faaliyetler ile ilgili toplantılar yapılmıştır. Tayyip Erdoğan
döneminde irtica ile mücadele konusunda 2 adet talimat yayınlanmıştır” diye
konuştu. Doğan, mağdur ve müştekilerin dilekçelerindeki hususların hiçbirinin
cebir, şiddet ve atılı suçla ilintili olmadığını söyleyerek, dosyada yer
verilen bazı belgelerin sahte olduğunu kaydetti.
Genelkurmay içinde köstebek
vardır
Kusursuz cinayet olmayacağını,
kusursuz darbe komplosunun da olmayacağını vurgulayan Doğan, Genelkurmay’ın
göndermediği belgenin dosyada olduğunu iddia ederek, belgenin nerede
bulunduğunu sordu. Doğan, “Bu sumen altı edilmiştir. Kimin tarafından? Bu mutlaka
bulunmalıdır. Peki nerede buldunuz? BÇG’nin mekanından mı çıktı? Yoksa
birisinin sumeninin altından mı çıktı? Bunu niçin sorguluyorum? Çünkü
Genelkurmay Başkanlığı içinde bir köstebek vardır. Bu köstebek kurgulanan
davanın köstebeğidir” şeklinde konuştu. Doğan, Tamer Tatar tarafından verilen
ve mahkeme dosyasına delil olarak giren, 28 Şubat sürecine ilişkin belgelerin
yer aldığı CD’nin sahte olduğunu, ıslak imzalı belgelerin bulunmadığını
belirtti.
Tahliyesine ve müdahillik
taleplerinin reddine karar verilmesini isteyen Doğan, 13 Mart 1997’deki
Bakanlar Kurulu tutanaklarının teminini talep etti. Doğan, Genelkurmay Genel
Sekreterliğinin emanete kaldırılan arşivinin sanık ve müdafilerine
incelettirilmesinin sağlanmasını, müşteki Tamer Tatar’ın savcılığa verdiği TSK
antetli CD’nin ne zaman Genelkurmay’a verildiğinin sorulmasını da istedi.
Demirel hakkındaki suç duyurusu
C. Başsavcılığına gönderildi
28 Şubat davasında müşteki
avukatlarından Mustafa Polat’ın, Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesi aracılığıyla,
eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel hakkında suç duyurusu dilekçesiyle ilgili
karar verildi. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi verdiği ara kararında, dilekçenin
Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesi” kararlaştırıldı.
EMASYA Maraş ve Madımak bir daha
olmaması için yapıldı
Çetin Doğan, Genelkurmay
Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında 5442 sayılı İl İdareleri Yasası’nda
asayişin temin edilmesi ve bununla ilgili valiliğin görevlerini açıklamak üzere
hazırlanan ve EMASYA protokolüne iddianamede yer verildiğini belirtip,
protokolü Genelkurmay adına kendisinin imzaladığını bildirdi. Doğan şöyle devam
etti: “Etkin şekilde terörle mücadele için bazı yeni düzenlemelere ihtiyaç
duyulmuştur. Protokolün bir tek maddesinde, Silahlı Kuvvetler’in valiliğin izni
olmadan da harekat yapacağı ifade edilerek, bunun darbelerin kılıfı olduğu
iddia edilmiştir. Protokol okunmadan, havadan yazılan şey... İşin aslı şu:
Gecikmesinde sakınca olan durumlarda, garnizon komutanı duruma müdahale eder.
Ama ne zaman? Toplu katliamlar olacağı zaman. Maraş, Madımak gibi durumların
bir daha olmaması için. Protokol, valiliğin durumdan derhal haberdar
edileceğini söylüyor. İlde devleti vali temsil eder. Maalesef 2010’da Balyoz
davasıyla çok istismar edilmiş, hükümet de kalan baskılar karşısında bunu iptal
etmiştir” ifadelerini kullandı. Çetin Doğan, aradan geçen uzun zamanda yeni bir
protokol imzalandığını belirterek, “Niçin iptal ettiniz? İptal edilen
protokolde ne sakınca vardı? Burada benim imzam olması benim hazırladığım
anlamına gelmez. Ama her satırına da sahibim, çünkü imza attım” dedi.
0 comments
Write Down Your Responses