İran karşıtlığının perde arkası!
Önce “Yeni Taraf” diye haklı bir
unvan kazanan “Yeni Türkiye” gazetesi haber yaptı: “İran’ın böcekleri
Başbakanlık’ta” (Türkiye, 17 Eylül 2013).
Doğru, böcek vardı. İki kadın da
vardı. Hatta soruşturma da vardı. Ama İran yoktu! Birkaç gün tartışılan haber
“aşk meselesiymiş” denilerek kapatıldı.
Ardından Hürriyet’in manşeti
geldi: “İran turuna ajan sorgusu” (Hürriyet, 25 Eylül 2013). Habere göre
götürüldükleri İran’da 20 gün boyunca dini eğitim verilen 25 çocuk, dönüşte
Ağrı’da ajanlık sorgusuna çekilmişti.
Aynı gün Vatan’ın internet sitesi
de “flaş flaş” diyerek şu başlığı attı: “O ülke İran çıktı”(gazetevatan.com, 25
Eylül 2013). Vatan’ın iddiasına göre MGK’nin 28 Şubat toplantısında adı
gizlenen ve rejim aleyhinde faaliyet yürüten ülke İran’dı.
Haber doğru değildi, zira İran’ın
ismi gizlenmiyor tersine o yıllarda sürekli Türkiye’de rejimi yıkma
faaliyetlerinde bulunmakla suçlanıyordu. 28 Şubat’ın Truva atlarının rol aldığı
bu İran düşmanlığı kampanyası aslında 1993’te başlamış ve Gladyo cinayetleri
Tahran’a yıkılmaya çalışılarak, Atatürkçüleri İran karşıtı bir çizgiye çekmeye
çalışmışlardı!
CEMAAT’İN İRAN KARŞITLIĞI
Kuşkusuz bir haftaya sığdırılan bu
üç İran karşıtı haberin mutlaka özel bir anlamı olmalıydı:
Cemaatin gazetecilerinden Nuh
Albayrak’ın Yeni Türkiye gazetesinin başına geçmesi ve Taraf’tan ayrılanlarla
bir ekip kurmuş olması “İran böceği” haberine salt Cemaat düzleminde bile bir
anlam katıyordu. Zira Cemaat okullarına topraklarında kesinlikle izin vermeyen
İran Fethullah Gülen’in hep hedefindeydi…
Ancak meseleye Hürriyet ve
Vatan’ın da bulaştırılmış olması, konuyu Cemaat düzleminden daha ileriye
taşıyordu… Peki, o düzlem neydi? Gelin en iyisi işe olguları sıralayarak
başlayalım:
OBAMA İRAN’A EL UZATTI
İlginçtir, Yeni Türkiye’nin
haberinden iki gün önce ABD Başkanı Barack Obama İran Cumhurbaşkanı Hasan
Ruhani ile mektuplaştıklarını açıklamıştı (AP, 15 Eylül 2013). Ruhani bir hafta
sonra BM toplantıları için New York’a gidecekti ve ikilinin 30 yıl sonra ilk
kez görüşen liderler olarak tarihe bile geçebilecekleri konuşuluyordu.
Yine BM toplantıları için New
York’a yola çıkan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Suriye’de İran’sız çözüm
olmaz” mesajları Obama’nın başlattığı yeni duruma “uyum” anlamına geliyordu.
New York’taki BM oturumları
sırasında gerçi Obama ile Ruhani görüşmedi ama ilk kez ABD heyeti, İran lideri
konuşurken salonu terk etmedi ve dinledi! Üstelik İsrail heyeti salonu terk
etmişken…
Öte yandan Obama konuşmasında
“İran’da rejim değişikliği istemediklerini” özellikle vurguladı. Ruhani de
Obama’nın jestlerine olumlu yanıt verdi ve “Batı’yla anlaşmak istediklerini” ve
“ABD ile farklılıklarının yönetilebilir olduğunu” açıkladı. (Washington Post,
25 Eylül 2013)
Diğer yandan Obama ile Ruhani’nin
görüşmemesi ya da tokalaşmamasının İran tarafından kaynaklandığı, ABD’nin görüşmeye
daha istekli olduğu da ortaya çıktı. Örneğin üst düzey ABD’li yönetim
yetkilisi, “İranlılar bu aşamada el sıkışmanın kendileri için çok karmaşık
olduğunu bize ilettiler” dedi (Hürriyet Planet, 25 Eylül 2013). Örneğin
Reuters’e konuşan bir ABD’li yetkiliye göre Obama ile Ruhani’nin görüşmesine
itiraz, ABD’den değil, İran heyetinden geldi. (Rusya’nın Sesi, 25 Eylül 2013)
ERDOĞAN LORDLARLA, GÜL
MONROE’CÜLERLE
Peki, tüm bunlar ne anlama
geliyor? Açık ki, ABD iç hesaplaşmaları ve hâkimiyet mücadelesi sadece Suriye
politikasına değil, İran’la ilişkilere de yansımış durumda. Daha önceki
makalelerimizde incelediğimiz gibi ABD’deki “savaş lordları” ile “yeni
Monroe’cüler” kıyasıya mücadele etmektedir.
Yeni Monroe’cüler yani “geri
çekilmeciler” ABD’nin geleceğinin Ortadoğu’daki bir savaştan değil,
diplomasiden, akıllı güçten ve içeriye yönelerek ekonomiyi yeniden büyütmekten
geçtiğini savunuyorlar. Cumhurbaşkanı Gül’ün açıklamaları, bu ekibe
yaslandığını ortaya koyuyor.
“Savaş lordları” ise her
halükarda savaşların ABD’ye yarayacağını savunarak Suriye’ye hemen savaş ilan
edilmesini istiyor. Başbakan Erdoğan işte bu ekibe, kökleri Cumhuriyetçiler ve
Neo-Con’lar olan bu kesimlere yaslanıyor.
İlginç olan CHP heyetinin de
ABD’de Erdoğan’ın yaslandığı “savaş lordlarını” temsil eden kuvvetlerle
görüşmüş olmasıdır!
0 comments
Write Down Your Responses